29.11.12

Biraz Daha Ben

Merhaba blog, nasılsın?

***

Hayatımda ilk defa birinci derecede bir yakınım, babam için hastaneye gitmek zorunda kaldım. Memlekette bağ-bahçe yaparken  düşüp ayağını iki yerden kırmış. Ameliyat olacak, ayağına platin takılacakmış. Gönlümüz Rize'de ameliyat olmasına razı olmadığı için sevk belgesini hazırlatıp ambulansla Ankara getirttirdik. Yarın, hatta bugün olmuş, büyük olasılıkla ameliyat olacak. Kan vermek için orada olacağım. Ben ki hastane fobisi olan biriyim, babam iyi olsun yeter ki bir ay beklerim. Şeker hastalığı, tansiyon, damar tıkanıklığı derken şimdi de bu. Babam hasta olmak için fazla iyi biri, sadece bunu demek istiyorum.

***

Geçenlerde yeni bir özelliğimi keşfettim. Kaç yaşına geldim hala kendimde yeni yeni huylar keşfediyorum. Normal insan sevgilisinden ayrıldığında ağırlıklı olarak "slow" şarkılar dinler, bunda hemfikiriz değil mi? Leman Sam'dan Her Neyse'yi kaç milyon kere dinlemişizdir kim bilir? Yeni keşfettiğim huy ise ben aşık olmak üzereyken aşık olmayayım diye bahsi geçen "slow" şarkıları dinliyorum. Hani aşık olmak gönül işidir, aklınız yanlış tercihleri doğruymuş gibi gösterir ya ben de artık refleks mi olmuş yoksa aklım aşık olmayayım diye bana trojen mi yüklemiş bilmiyorum ama bunu yapıyorum. "Korkuyorum" demek zor geliyordur belki de.

***

Geçenlerde yengeme (abimin eşine) doğum günü hediyesi için kitap alacaktım. Bir arkadaşa "hediye olarak kitap alacağım, hangi kitabı alayım, ne dersin?" diye sorduğumda "aa bana mı alıyorsun!" diye tepki vermişti. Ben de tamam sana da alırım doğum gününde diye söz vermiştim. Neyse yengeme Yedinci Gün'ü aldım. Arkadaşın doğum günü de 15 Kasım'dı. Akrep burcu, evet. Korkma Ben Varım'ı hediye ettim ona da. Beni bilen bilir, baş ucu kitaplarımdan biridir. Öyle kolay kolay hediye etmem yani, neyse. İçine de olağan notlardan birini yazdıydım. Sonuçta Korkma Ben Varım'ı hediye etmişim, benim notumun ne önemi var ki. Nasıl beğendin mi hediyeni diye sorduğumda "Bu kitabı çok okumak istiyordum teşekkür ederim ama içindeki not daha romantik olabilirdi." diye cevapladı. O anda içimden "Allah seni davul etsin" demek geçse de "daha romantik de yazardım ama sonra iş yerinde dedikodumuz çıkar" dedim. Cevap veremedi. Korkma Ben Varım lan bu boru mu?!

***

Zuhal Olcay da Yalnızlar Rıhtımı'nı çok güzel söylüyor bence.


10.9.12

Yıl Olmuş, Ben Yokmuşum

Buraya bir şey yazmayalı neredeyse bir yıl olmuş. Sadece buraya değil, hemen hemen hiçbir siteye bir şey yazmıyorum. Blogun adını "yine beklerim" koyarken gelen misafirleri iyi ağırladığımı düşünmek istemiştim. Bilseydim "public" yazma işinden bu kadar soğuyacağımı başka bir isim koyardım. Blogum bana sitemkar, haklı da.

Arada yazmasam da açıp bakıyorum. Yazılarını severek okuduğum insanlar var. Sırf gönlü olsun diye takip ettiklerim de. Siz de hala buralardaysanız hepinize selam olsun. 

İkizimin düğünü, doğum günüm, bayram, tatil, memleket derken bir sürü olay geldi geçti. Önümüzdeki birkaç ay durulacak gibi. İkizimin evlenip evden ayrılması, babamın yılın 8-9 ayını memlekette geçirmesi, hepsi üst üste koyulunca ev artık boşmuş gibi geliyor. Durulmuş hayata, evdeki dinginlik de eklenince hayat bayağı bir sıkıcı geliyor. Ondandır ki İstasyon İnsanları'ndaki Ruhi'yi kıskanmam. 

"Ruhi'dir benim adım
Hiç çıkamam evimden
Dostlar uydururum hayali
Mutluyumdur bu yüzden"

Sadece Formspring vasıtasıyla iletişim kurduğum insanlar vardı. Ne olmuş bilmiyorum ama site galiba bütün şifreleri yinelemiş. Birkaç kere girip şifre yenilemeyi denedim ama onay mesajı mail adresime gelmiyor. Girip yeni bir isim almak da istemediğim için bu kişilerle iletişim kuramıyorum. sizi unutmadım ya da ihmal etmiyorum yani. Onlardan da yolu kazara buraya düşen olursa onlara da selam edeyim. Mosmortishia, "Ekşi Sinema Top 250" listesi yapılırken hiç mi utanmadın, itiraz etmedin ha!? "Top" bir de.

Bir yerdeki insanların ve anıların eskidiğini düşünmeye başlayınca insan o yerde kalmak istemezmiş. Ankara'da yaşayıp ayrılmayı bir anlık dahi olsa düşünmemiş bir insanın var olduğunu sanmıyorum. Haksız çıkmayı dört gözle bekliyorum.

Göksel'in "Uzaktan" şarkısına bayılıyorum. "Öyle uzaktan uzaktan hiç konuşmadan / nasıl da bağladın beni" kısmına özellikle. "Uzaktan" ile "konuşmadan"ın genellikle düşünülenin aksini başarıyor olması, Göksel gibi "güzel" birini bağlıyor olması hayali, dinledikçe kulaklarımda hoş bir tat bırakıyor. Böyle bir şeyi bir gün başarmak isterdim. Gerçek aşk buymuş gibi hissediyorum dinledikçe.

Karmate grubunun dağılacağı konserleri sırasında birinci ağızdan öğrendim. İnsan neden eğlenmek için gelmiş bir topluluğa ya da bireye fark etmez, böylesine kötü bir haberi verir ki? Ya da neden hep bir kötü haber olmak zorundadır? 

Saat gecenin körü olmuş, okuyan gözleriniz zeval görmesin, hepinizi seviyorum. Bazılarınızı daha fazla. İyi geceler.

Eyvallah.



 
Okuduklarınız tamamen benim yazdıklarımdır.
Okuduklarınız tamamen size kalmıştır.
yine beklerim.