tag:blogger.com,1999:blog-28889051723906892842024-02-07T09:28:41.251+03:00yine beklerimyıldızların altındaözcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.comBlogger109125tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-79260998587176604242016-12-21T18:48:00.000+03:002016-12-21T18:48:15.435+03:00Güzel Haber10 yıldır tanıdığım, çok az gördüğüm ama çok görüşmek istediğim arkadaşımın bu cumartesi nikahı var. Bu kadar kötü haberin içinde böyle güzel bir haber ile her zaman olduğu gibi yine aslında hayatta güzel şeylerin olduğunu hatırlattı. Güzel insanların başına da güzel şeyler geliyormuş.<br />
<br />
Belki hala umut vardır?<br />
<br />
Çok düşük ihtimal ama bunu okuma ihtimali var, nikaha geleceğim ama okursan diye şimdiden ömür boyu mutluluklar Melike.özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-80594967156031356172016-06-11T21:37:00.000+03:002016-06-11T22:10:52.261+03:00Bir Cenaze Anısı<div style="text-align: justify;">
Bugün eniştemin (ikizimin eşi) anneannesinin cenazesi vardı. Bir öğle vakti biri çocuk olmak üzere 12 kişiyle birlikte namazı kılındı. Ömrünü namaza adamış biriydi, cenaze namazı sadece 3 dakika sürdü. 92 yaşındaydı, toprağa verilmesi sadece 10 dakika sürdü. 10 dakika sonunda insanlar görevini yerine getirmişti artık. İnancı kuvvetli birkaç kişi mevlit okumaya giderken geriye kalanlar fındık kabuğunu doldurmayacak dünya meselelerini konuşmaya başlamıştı bile. Arada gülümseyip sonra nerede olduğunu hatırlayıp pişmanlık ve utanma ile gülümsemesini gizlemeye çalışanlar bile vardı. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ben mi?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Her ölüm gibi bu da zordu benim için. Çok sevdiğim insanların da bir gün aynı kaderi paylaşacağını düşünemeden edemedim. Sıdıka anneanne 92 yaşında belki de torununun torunu yaşında bir çocukla yan yana gömüldü bugün. Allah hepimize sıralı ölümü nasip etsin. Hiç tanımadığım bir çocuk için bile güneş gözlüğümün arkasına saklanmak zorunda kaldım. Paranın pulun hiçbir işe yaramadığı o çaresizlik, bildiğin tüm bilgilerin ve birikimlerin bir adet sureye indirgendiği o cehalet insanın dünya üzerinde alabileceği en iyi ders. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İyilikten vazgeçmeyin, günün sonunda iyi de olsanız kötü de olsanız 13 dakikada gömülüp arkanızdan "iyi bilirdik" denilecek. Sizinle yaptığınız iyilikler gelecek, geride kalanlar dünya meselelerine hiçbir şey olmamış gibi devam edecek.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bilmiyorum, belki de etmeliler. Dünyanın düzeni böyle.</div>
<br />özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-38351580419046876562015-12-30T22:04:00.001+02:002015-12-30T22:04:59.095+02:00Mutlu Yıllar<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="270" src="https://www.youtube.com/embed/ad6nm_EcoP4" width="480"></iframe><br /><br />
<br /><br />
Blogundan mutlu yıllar dileyen o kişi oldum ben. Şarkı çok güzel, Yıldız Tilbe'nin "Delikanlım"sından bile güzel.<br /><br />
<br /><br />
"Yaşam daralır, bu dümende"özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-23676660802573760282015-10-07T23:35:00.000+03:002015-10-07T23:35:41.422+03:00Yaşanmamış Yıllar<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgaQ3Hp65orK8Q_6XC3yzavq0X53H4I2NZQaF3ysz0NTyIUItphoTdm7uyZobrmwySj9HoxYfluqI0Ylifjv-vySDNDtW_sTnguVEoahq5NVZhBI1nwtK3oO55lBQ0YMEVaYz4avSjWpm0/s1600/Ekran+Al%25C4%25B1nt%25C4%25B1s%25C4%25B1.PNG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgaQ3Hp65orK8Q_6XC3yzavq0X53H4I2NZQaF3ysz0NTyIUItphoTdm7uyZobrmwySj9HoxYfluqI0Ylifjv-vySDNDtW_sTnguVEoahq5NVZhBI1nwtK3oO55lBQ0YMEVaYz4avSjWpm0/s1600/Ekran+Al%25C4%25B1nt%25C4%25B1s%25C4%25B1.PNG" /></a></div>
<br />
Blogum benle aynı fikirde, 2014 yaşanmasa da olurmuş. Hiç yaşanmamış sayalım mı?özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-85613169398581958632015-09-23T20:48:00.001+03:002015-09-23T20:48:12.903+03:00"Mutluysanız Boşuna Okumayın!"Yazmayalı iki yıldan fazla olmuş. Muhtemelen kimse okumayacak ama ta en başından zaten okunsun, yüzlerce takipçim olsun diye bir hedefim olmamıştı. Ben yazayım benden çıksın tek amacım buydu. Yüzlerce takipçi olsa da büyük çoğunluğunun amacı sen de beni takip et olacak zaten. Sosyal medyaların hepsinde işler böyle yürüyor sonuçta. İş yerinde bütün çalışanlara laf olsun diye "iyi bayramlar" demek gibi bir şey bu. Her şeyimiz laf olsun diye zaten. Samimiyet kurban bayramında kekik satışlarının patlaması gibi bir şey hayatta. Çıkarcılık için konan yeni isimlerden biri samimiyet.<div>
<br /></div>
<div>
Neyse bayram değil seyran değil niye şimdi yazıyorsun diyen olacaktır. Yarın bayram siz böyle demeyin diye yazıyorum şimdi. Yok, birkaç tespitim var onları yazacağım. Geride kalan iki senede tek tek bakıldığında hayatımda birçok şeyi değiştirdim. Yeni iş, yeni bir arkadaş çevresi vesaire vesaire. Toplama bakıldığında ise hayatımda değişen hiçbir şey yok. Çok klişe olacak ama insan hayatı puzzle gibi. Geçmişte bir parçası eksik takılmışsa çerçevesini istediğin gibi süsle, duvarda hep o eksik parça göze batıyor. Geçmişe dönüp o eksik parçayı düzeltme şansımız var mı bilmiyorum. Bazılarımız için çok geç olmuş olabilir. İkinci tespitim burada devreye giriyor. Bunu tamamen Twitter'dan takip ettiğim bir avuç insanı genelleyerek çıkarttım. Tabi insan için en iyi örnek kendisidir. Sevenler, sevmekten korkanlardan daha fazla üzülüyor. Hayal kırıklığı üstüne koyarak büyüyen bir şey, asla sıfırdan başlamıyor. Bunu sadece sevmekle de sınırlamıyorum. İş, arkadaş, eş, dost, ülke aklınıza ne geliyorsa hepsini kapsıyor. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Yeni işime başladığımın daha ikinci haftasında şöyle bir kız var ne dersin diye ağzımı yoklayabilen bir insanoğlu var. Hayatı bu kadar basite indirebilmiş, sevmeyi oyuncak yapmış insanlar var. Beni biraz tanısalar baştan "olmaz" diyeceğimi bilirlerdi. Onlar daha mutlu yaşıyor ama. Mutlaka hatalarım olmuştur ama şöyle geçmişe bakınca gerçekten sevdim diyebileceğim iki kişi var. Acı gibi her insanın sevgi eşiği de farklı oluyor sanırım.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Diğer anlatacağım şey de iş yerindeki bir abi ile alakalı. Sürekli "zorunlu nezaketten hoşlanmam" diye ortamda dolaşan biri. Bir gün bir sunumda biz böyle erkekli kadınlı oturmuşuz yine aynı lafı söyledi. Yahu zorunlu nezaket ne demek. zorunlu olmadığından yaptığın için onun adı nezaket zaten. Zorunlu olduğunda yapınca onun başka isimleri var (Yalakalık?). Kendisine bunu aynen söyledim. Artık sabahları günaydın demiyor bana. Muhtemelen beni büyüklerine saygısı olmayan biri olarak görüyor. Kısmet. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Birkaç haftadır sürekli Selçuk Balcı dinliyorum. Fazla ağır şarkılar, dinledikçe insanı intiharı itecek cinsten. Gerçi önce bi sigara ve alkole başlamak lazım. İntiharın da aşamaları var, O bile zahmetsiz değil bu hayatta. Yok endişe etmeyin intihar filan edecek değilim, pes etmek yok sonuçta. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bu kadar karamsar şeyler yazmayacaktım, yine elimin ayarı kaçtı. Yarın bayram, neşe doluyor insan değil mi sonuçta? </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Uzun süredir böyle şeyler yazmıyordum, Sürçülisan ettiysem affola. Kimse okumayacak gerçi ama olsun.</div>
<div>
<br /></div>
özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-88134039505997408012013-08-26T21:40:00.001+03:002013-08-26T21:40:19.397+03:00Bugün hastanede küçük bir kız gördüm. Kolunu kırmıştı. Alçıda "kolum çabuk iyileş, okula başlıycam" yazıyordu. İşte bu hevesi nasıl oluyor da 10 yılda okuldan kaçmak için rapor almak için hastane hastane gezmek aşamasına getiriyoruz bunun cevabı aranmalı. Eğitimin sisteminin sorunu budur.<br />
<br />
Büyüyüp büyük yerlere gel emi güzel kız.özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-89770464885533508372013-08-09T20:43:00.002+03:002013-08-09T20:43:37.821+03:00Gelen yoğun talep üstüne sonunda zaman ayırabildim ve yeni yazımı yazmaya karar verdim. Ahaha yoğun dediğim de bir kişiydi aslında ama elektromanyetik teori dersinde hocamız tahtaya nokta koyup bunun yoğunluğunu hesaplayabilecek var mı dediği günden beridir her şey mümkündür benim gözümde. İmkansızlar da zaman alır de mi Fatih Hoca? Buraya bir şeyler yazmak en fazla 10 dakika mı alıyordur ama işte insanın bu 10 dakikayı ayıracak mecali de kalmayabiliyor bazen. Çok boktan bir dönemden geçiyor ülkemiz. Oturup bunlar üzerine uzun uzun yazmak lazım aslında ama bayramın hatırına ve şu anda o kadar yoğun bir yazı yazamayacağım için beni kötülemeyin.<br />
<br />
...<br />
<br />
Hani Ramazan da bitti, bütün ay oruç tutup bayram namazına da gitmemek olmaz deyip gidiverdim. Yılda iki kere kılındığı için nasıl kılındığını anlatmayacağım tabii ki. Beni vaaz kısmı ilgilendiriyor. Vaazı yapan hoca diyor ki bayramlarda yakınlarınızın mezarlarını ziyaret etmeyin unutmayın. Yuh! Gençliğimde (Daha yeni yaş aldım, bu konuda üstüme gelmeyin.) hatırlıyorum da hoca, peygamberimizin hayatını ve örnek davranışlarını anlatırdı. Örnek davranışları da hayatına dahil tabi, benim öyle yazdığıma bakmayın. Neyse, yani yakınlarımızın mezarlarını ziyaret etmeyi hatırlatma gereği duyacak kadar kaybolmuşuz. Dini vecizelerimizden ve örf adetlerimizden en basitlerini yapmamız için anlatılması gerekir olmuş. Bu hale nasıl geldik bilmiyorum.<br />
Not: Pasif Çapulcuspor'luyum.<br />
<br />
...<br />
<br />
Nil Duru büyüdü kocaman oldu. 2 aylık ve 4.7 kilo. Artık dünyayı keşfetme ve bizi şebek etme aşamasında. Uyandığında ilgi ve kucak istediğinde ağlarmış gibi ühühü yapıp bizi ayağına getirmesinden tutun da dil çıkartıp sonra gülerek kafasına döndürmesine kadar. Dayıya dil çıkartma çok ayıp diyorum, gülüyor gyuli. Yaklaşık 1 aylıkkenki fotoğrafını twitter'da paylaştıydım, nazar değmesin diye mümkün olduğunca az fotoğrafını paylaşmamızdan ötürü oradan tekrar kontrol edebilirsiniz kendisini. Maşallah demeyi unutmayın ama.<br />
<br />
...<br />
<br />
Arda bu sene gelmeyecek, boşuna beklemeyin.<br />
<br />
...<br />
<br />
Neyse sıkıldım, kendinize iyi bakın.özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-81040290128389216222013-04-18T21:01:00.000+03:002013-04-18T21:01:39.129+03:00Nasılsınız?<br />
<br />
***<br />
<br />
Son zamanlarda epeyce asosyal oldum. Böylesinden memnunum zira sosyal halimin çekilmez olduğuna kanaat getirdim. Sosyalliğin beraberinde getirdiği özgüven ve kendini beğenmişlik, hem kendim hem de etrafımdaki insanlar için tehlikeli hal alıyor. Bir nevi içimdeki Hulk'u açığa çıkartıyor. Bilmiyorum sizde de böyle mi? İçine kapanık ve sadece gerektiğinde iletişim kuran halim herkes için daha iyi. Niye bunları yazıyorum diye sorarsanız, cevabım biraz önce Melike'nin bloguna yazdığı son yazıyı okuyunca en son kiminle msn, Skype veya gtalk gibi bir araçla iletişim kurduğumu anımsamamamdır. Facebook, Formspring'i hiç kullanmıyor, Twitter'ı ise haftada bir zoraki kullanmaktayım. Tabi bu işin sanal sosyal kısmı ama sanal olmayan kısmı da farklı değil. Takip ettiğim diziler, filmler, belki biraz kitaplar bütün sosyal hayatım benim. Böylelikle kimse kırılmamış oluyor. Zaten insanlar da benle iletişim kurmak için can atmıyorlar, ne güzel.<br />
<br />
Biraz depresyonda da olabilirim. Hani etrafınızdaki iyi insanlar incinmeye hatta ölmeye devam ederken hayatın anlamsızlığını, adaletsizliğini sorgular ya insan, bu aralar bana çok oluyor. Geceleri neredeyse uyumuyorum. Başka bir ülkede başka şartlarla doğmuş ve büyümüş olsaydım ne kadar farklı bir insan olurdum? Aynı şeyleri sorguluyor olur muydum? İyi insan kavramı göreceli biliyorum, her insan kendi çevresinde iyi diye nitelendirdiği bir gruba sahiptir (En azından öyle umut ediyorum.), hepsi mi inciniyor? Öyleyse sosyal medyada nasıl bu kadar mutlu ve hayatından memnun insan olabiliyor? soru hep aynı yere geliyor; mutlu olmak seçilebilinir bir şey mi? Sahte mutluluklar, esas üzüntülerden daha iyi mi?<br />
<br />
***<br />
<br />
Köye tapu kadastro gelmiş. Gelmez olaymış. Memlekette ne kadar insan varsa birbirine girmiş durumda. Dağ olmaya terk edilmiş dikenlerin insan boyuna ulaştığı yerler şimdi en yakın insanları, akrabaları, arkadaşları, dostları birbirine düşürdü. Bizim evde de yaklaşık bir aydır tek muhabbet bu. Annem kendi payına düşen hissesini istiyor. Hak da veriyorum çünkü annanem o ev yapılsın diye sırtında taş taşımış. Kadınların hissedar olarak görülmemesi de zaten saçmalık. Sadece ikizimi kızdırmak için güzel bir şey o kadar. Annemim yiğeni hem arsaları hem de evi kendi üstüne yapmış. Hadi anladık arsaları yaptın da annemin ve diğer dört kardeşin doğup büyüdüğü bir evi nasıl kendi üstüne yaparsın hiç mi vicdanın yok? Mahkeme yolları taştan. İşin içine para, arsa, mal mülk girdi mi insanoğlu en yakın olduğu insanları, süregelen ananeleri bile görmez oluyor. Lahitlerin içine koyulan altınların bir sonraki hayatta işe yaramadığını anladıklarında çok geç olmuş olacak.<br />
<br />
***<br />
<br />
Bilim-kurgu hayranı olduğumu bilmeyen yoktur herhalde. Bilim-kurgu ise hem dizi sektöründe hem de sinema sektöründe çok nadiren boy gösterir. İşte bu yoklukta Defiance diye yeni bir dizi başlamış. Uzaylılar dünyaya işgale geliyor, sonra yıllar sonra barış yapılıyor. Birçok uzaylı türü dünyada yaşamaya devam ederkenki kısımdan başlıyor dizi. Güzel kadınlar, kafası yamuk uzaylılar (Uzaylılar bir gün işgale gelirse sırf "bizim kafamız yamuk değil" diye alınganlık yaptıklarından olacak.), içten pazarlıklı dünyalılar, mekanik savaş orduları, post-apokaliptik dünya manzaraları, vurulduğunda pat diye yere düşen örümceğimsi yaratıklar, bu türden ne kadar klişe varsa var içinde işte. Bir şans vermeye değer, birkaç bölüm takip edeceğim siz de edin.<br />
<br />
***<br />
<br />
1,5 ay sonra dayı oluyorum. Nil Duru'nun dayısı olacağım. İsmi ilk başta içime sinmedi ama dedeler, nineler bir şey demeyince öyle bir isme karar kılmışlar. Bana sorduklarında illa iki isim olacak diye ısrar edince "hamsili ekmek" koyun demiştim. İki isme karşıyım, okula ve evde farklı isimlerle çağrılan çok kişi gördüm. Gerek yoktu. Neyse sağlıklı olsun yeter. Bir sonraki yazımda belki bir fotoğrafımızı paylaşırım, maşallah demeyi unutmayın.<br />
<br />
***<br />
<br />
Kendinize iyi bakın, mevsime aldanmayın, iyiliğe tutunmaktan vazgeçmeyin. SEE YA!<br />
<br />özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com13tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-16878158873534532262013-02-14T21:03:00.001+02:002013-02-14T21:03:53.032+02:00Sepet Sepet Memleket<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
Arşivleri açıp fotoğraflara bakarken rastladım, geçen sene Ramazan Bayram'ında gezinirken toplamıştım.<br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiC-m1mOHdfthCvukpkZsqIKeGAyotd9X0nLQAteQjjXF556ix7H-zRHgK6TB-O2jDBiZGStP1kZ1rqQvuoedGFrYac0f_hRv6M0ELjXxdyf142BJjDX6ccYZBhEPhaeHjub9KI6wehma4/s1600/2012-08-19-1286.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiC-m1mOHdfthCvukpkZsqIKeGAyotd9X0nLQAteQjjXF556ix7H-zRHgK6TB-O2jDBiZGStP1kZ1rqQvuoedGFrYac0f_hRv6M0ELjXxdyf142BJjDX6ccYZBhEPhaeHjub9KI6wehma4/s320/2012-08-19-1286.jpg" width="240" /></a></div>
<br />özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-53980847953252273692013-01-07T02:00:00.002+02:002013-01-07T02:00:38.931+02:00<div style="text-align: justify;">
Büyük ikramiye hayallerinin de dahil olduğu bir takım rutinlerin eşliğinde yeni ama tıpkısı bir yıla daha girdik. Mutsuzluğun da nitelikli olduğu bir yıl için çeşitli görüşmeler ve anlaşmalar yaptım. Neyse, hayırlısı. Herhalde benim için en büyük değişiklik bir aksilik çıkmazsa dayı olacak olmam olacak. Sabırsızım ama endişelerim de yok değil bu hususta. Peşinen söyleyeyim "yaşlandın iyice yea" diyen kalbimi kırar! Ben de benim kalbimi kıranların kafasını kırıyorum, huyumdur kahretsin. Yok, "kafanı kırardım ama kıyamam" diyorum. Tabi bunun üzerine "biliyorum benden hoşlanıyorsun" cevabını almadım da değil. Sormayın uzun hikaye. Belki aşağıda bir yerde konuya girerim. Az sonra gibi oldu. Kendimim diye söylemiyorum ama benden süper dayı olurmuş gibi geliyor. Zaman ne gösterecek bakalım. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Çoğu insanın hayatında yaptığı dört işlem kadar türev ve integral almışımdır. Hiç abartmıyorum. Fakat konu aşka ya da daha geniş açıyla sosyal zekaya geldiğinde diplerde yer bulurum. Zaten daha önce tivıtırdan da "sevmeye yeteneksizim" diyerek bunu ilan etmiştim. Çok sevdiğim insanları -ailem hariç- hep kaybettim. Mahalledeki arkadaşlarım taşındılar uzaklaştık. Okul arkadaşlarım memleketlerine döndü uzaklaştık. Birini çok sevdim teee Amerika'lara kadar gitti. Sevdiğim insanları çevremde tutamamak gibi bir beceriksizliğe sahibim. Aslında öyle çok seven bir tip de değilim. Gerçekten sevdiğim, gerçekten derken insanın zihnini bütün gün işgal eder ya öyle işte, topu topu üç kişi oldu. Bunlardan birine de onu ne kadar çok sevdiğimi söylemedim. Biliyordum ki, biliyorum ki, ben birini sevince mesafeler uzuyor, geriye hüzün kalıyor. Oysaki ben birini sadece ömür boyu sevmek değil, ömür boyu yanımda da görmek istiyorum. Ya sevmeyi bilmiyorum ya da sevmek beni bilmiyor. Zor insanım neticede. Siz hiç birinden "seni çok seviyorum" diyerek ayrılmak zorunda kaldınız mı? Ben kaldım. Birinden "sen çok seviyorum" diyerek ayrılamazsınız. Mesafe olarak ayrılmış olabilirsiniz, belki vicdanınızı da kandırabilirsiniz ama zihniniz bu ayrılığı kabullenmez. O yüzdendir ki ayrılıklar hep kötü olmak zorundadır. Zihninizi kandırabilecek ne kadar negatif şey varsa doldurmak zorundasınızdır. Evet, tecrübe konuşuyor. Evet, üç yılını bu uğurda çöpe atmış biri konuşuyor. Eğer bir ayrılık şartsa bu hüzünlü olmalıdır. Keşke olmasa ama öyle.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
O değil de ben buraya güncel olaylar hakkında birkaç kelam etmek için gelmiştim, neler yazdım. Şimdi hepinizin bildiği üzere ben pastacı olamamış bir fizikçiyim. Hatta bahsi geçen cümleyi ülkemizde yazıyorsam pastacı bile olamamış biriyim olarak düzeltmeliyim. Herhalde bu ülkede bilimin ne kadar boşlanmış olduğunu, ne kadar geri olduğunu, ne kadar gereksiz görüldüğünü kırk kere yazmışımdır. Bilimden, teknolojiden sorumlu en yetkili devlet görevlisinin ağzından böyle bir cümleyi duymak beni hiç şaşırtmadı. Muhtemel karnı acıkmış ve gizli şeker hastalığı olan birinin beyanatı olarak kayıtlarda kalacak bu. Bakın aradan henüz birkaç gün geçmesine rağmen sosyal medyada unutuldu bile. Niye? Kim fizikçinin veya daha kapsamlı olarak pozitif bilimlerle uğraşan birini hakkını koruyacak ki? İnsanlar pastacı olacağına fizikçi olsun denilseydi siz o zaman görün yaygarayı. Pastaneler kepenk kapatır, eylem bile yaparlardı. Tamam ülkenin pastacılara da ihtiyacı var ama hani o sürekli ağızlarından düşürmedikleri muasır medeniyet seviyesine sadece tıkınarak çıkılmıyor. Birilerinin kafa patlatması lazım. Değil mi sayın bakan? Spor bakanı çıkıp "kulüpler futbolcu yetiştireceğine şarkıcı yetiştirsin" dese komik olmaz mı? O da ruhun gıdası sonuçta. Komik.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
O değil de şaka maka değil harbi harbi yaşlanıyorum. Artık gençlikten, gençliğin ateşlediği başkaldırıştan daha çok yolun yarısına gelmiş birinin muhtemelen hissedeceği yorgunluğu ve kabullenmişliği hissediyorum. Zaman çabuk geçiyor, genele bakınca. Özelinde çok yavaş aslında, değil mi? Artık geriye bakınca bayağı bir hüzün ve beceriksizlik birikmiş gibi. Başaramadıklarım zamana sığmıyor artık, taşıyor. Bazı şeyleri de asla başaramayacağımı kabulleniyorum. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Epeydir buraya şarkı koymadıydım;</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/pT8ZNZ97TnU?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-40072753690845636612012-11-29T01:40:00.001+02:002012-11-29T01:40:24.627+02:00Biraz Daha BenMerhaba blog, nasılsın?<br />
<br />
***<br />
<br />
Hayatımda ilk defa birinci derecede bir yakınım, babam için hastaneye gitmek zorunda kaldım. Memlekette bağ-bahçe yaparken düşüp ayağını iki yerden kırmış. Ameliyat olacak, ayağına platin takılacakmış. Gönlümüz Rize'de ameliyat olmasına razı olmadığı için sevk belgesini hazırlatıp ambulansla Ankara getirttirdik. Yarın, hatta bugün olmuş, büyük olasılıkla ameliyat olacak. Kan vermek için orada olacağım. Ben ki hastane fobisi olan biriyim, babam iyi olsun yeter ki bir ay beklerim. Şeker hastalığı, tansiyon, damar tıkanıklığı derken şimdi de bu. Babam hasta olmak için fazla iyi biri, sadece bunu demek istiyorum.<br />
<br />
***<br />
<br />
Geçenlerde yeni bir özelliğimi keşfettim. Kaç yaşına geldim hala kendimde yeni yeni huylar keşfediyorum. Normal insan sevgilisinden ayrıldığında ağırlıklı olarak "slow" şarkılar dinler, bunda hemfikiriz değil mi? Leman Sam'dan Her Neyse'yi kaç milyon kere dinlemişizdir kim bilir? Yeni keşfettiğim huy ise ben aşık olmak üzereyken aşık olmayayım diye bahsi geçen "slow" şarkıları dinliyorum. Hani aşık olmak gönül işidir, aklınız yanlış tercihleri doğruymuş gibi gösterir ya ben de artık refleks mi olmuş yoksa aklım aşık olmayayım diye bana trojen mi yüklemiş bilmiyorum ama bunu yapıyorum. "Korkuyorum" demek zor geliyordur belki de.<br />
<br />
***<br />
<br />
Geçenlerde yengeme (abimin eşine) doğum günü hediyesi için kitap alacaktım. Bir arkadaşa "hediye olarak kitap alacağım, hangi kitabı alayım, ne dersin?" diye sorduğumda "aa bana mı alıyorsun!" diye tepki vermişti. Ben de tamam sana da alırım doğum gününde diye söz vermiştim. Neyse yengeme Yedinci Gün'ü aldım. Arkadaşın doğum günü de 15 Kasım'dı. Akrep burcu, evet. Korkma Ben Varım'ı hediye ettim ona da. Beni bilen bilir, baş ucu kitaplarımdan biridir. Öyle kolay kolay hediye etmem yani, neyse. İçine de olağan notlardan birini yazdıydım. Sonuçta Korkma Ben Varım'ı hediye etmişim, benim notumun ne önemi var ki. Nasıl beğendin mi hediyeni diye sorduğumda "Bu kitabı çok okumak istiyordum teşekkür ederim ama içindeki not daha romantik olabilirdi." diye cevapladı. O anda içimden "Allah seni davul etsin" demek geçse de "daha romantik de yazardım ama sonra iş yerinde dedikodumuz çıkar" dedim. Cevap veremedi. Korkma Ben Varım lan bu boru mu?!<br />
<br />
***<br />
<br />
Zuhal Olcay da Yalnızlar Rıhtımı'nı çok güzel söylüyor bence.<br />
<br />
<br />özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-15596202051100343082012-09-10T02:38:00.003+03:002012-09-10T02:38:42.522+03:00Yıl Olmuş, Ben YokmuşumBuraya bir şey yazmayalı neredeyse bir yıl olmuş. Sadece buraya değil, hemen hemen hiçbir siteye bir şey yazmıyorum. Blogun adını "yine beklerim" koyarken gelen misafirleri iyi ağırladığımı düşünmek istemiştim. Bilseydim "public" yazma işinden bu kadar soğuyacağımı başka bir isim koyardım. Blogum bana sitemkar, haklı da.<div>
<br /></div>
<div>
Arada yazmasam da açıp bakıyorum. Yazılarını severek okuduğum insanlar var. Sırf gönlü olsun diye takip ettiklerim de. Siz de hala buralardaysanız hepinize selam olsun. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
İkizimin düğünü, doğum günüm, bayram, tatil, memleket derken bir sürü olay geldi geçti. Önümüzdeki birkaç ay durulacak gibi. İkizimin evlenip evden ayrılması, babamın yılın 8-9 ayını memlekette geçirmesi, hepsi üst üste koyulunca ev artık boşmuş gibi geliyor. Durulmuş hayata, evdeki dinginlik de eklenince hayat bayağı bir sıkıcı geliyor. Ondandır ki İstasyon İnsanları'ndaki Ruhi'yi kıskanmam. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
<span style="background-color: white;">"R<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 18.666667938232422px;">uhi'dir benim adım</span></span></div>
<span style="background-color: white;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 18.666667938232422px;">Hiç çıkamam evimden</span><br style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 18.666667938232422px;" /><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 18.666667938232422px;">Dostlar uydururum hayali</span><br style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 18.666667938232422px;" /><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 18.666667938232422px;">Mutluyumdur bu yüzden"</span></span><div>
<span style="background-color: #cccccc; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 18.666667938232422px;"><br /></span></div>
<div>
Sadece Formspring vasıtasıyla iletişim kurduğum insanlar vardı. Ne olmuş bilmiyorum ama site galiba bütün şifreleri yinelemiş. Birkaç kere girip şifre yenilemeyi denedim ama onay mesajı mail adresime gelmiyor. Girip yeni bir isim almak da istemediğim için bu kişilerle iletişim kuramıyorum. sizi unutmadım ya da ihmal etmiyorum yani. Onlardan da yolu kazara buraya düşen olursa onlara da selam edeyim. Mosmortishia, "Ekşi Sinema Top 250" listesi yapılırken hiç mi utanmadın, itiraz etmedin ha!? "Top" bir de.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bir yerdeki insanların ve anıların eskidiğini düşünmeye başlayınca insan o yerde kalmak istemezmiş. Ankara'da yaşayıp ayrılmayı bir anlık dahi olsa düşünmemiş bir insanın var olduğunu sanmıyorum. Haksız çıkmayı dört gözle bekliyorum.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Göksel'in "Uzaktan" şarkısına bayılıyorum. "Öyle uzaktan uzaktan hiç konuşmadan / nasıl da bağladın beni" kısmına özellikle. "Uzaktan" ile "konuşmadan"ın genellikle düşünülenin aksini başarıyor olması, Göksel gibi "güzel" birini bağlıyor olması hayali, dinledikçe kulaklarımda hoş bir tat bırakıyor. Böyle bir şeyi bir gün başarmak isterdim. Gerçek aşk buymuş gibi hissediyorum dinledikçe.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Karmate grubunun dağılacağı konserleri sırasında birinci ağızdan öğrendim. İnsan neden eğlenmek için gelmiş bir topluluğa ya da bireye fark etmez, böylesine kötü bir haberi verir ki? Ya da neden hep bir kötü haber olmak zorundadır? </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Saat gecenin körü olmuş, okuyan gözleriniz zeval görmesin, hepinizi seviyorum. Bazılarınızı daha fazla. İyi geceler.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Eyvallah.</div>
<div>
<span style="background-color: #cccccc; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 18.666667938232422px;"><br /></span></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-86373676823291025982011-09-24T19:40:00.001+03:002011-09-25T01:58:12.147+03:00Yeni Sezon<div style="text-align: justify;">
Eylül ayının sonuna gelmemiz ile birlikte birçok yeni dizi yayına başladı. Ben de sizin için (O yea!) bu dizi furyasında öne çıkan beş tanesini izledim ve yorumladım. Buyrun hayrını görün...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="http://www.tv.com/shows/the-secret-circle/">The Secret Circle</a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<a href="http://image.com.com/tv/images/processed/default/37/ca/351945.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="189" src="http://image.com.com/tv/images/processed/default/37/ca/351945.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
True Blood veya Vampire Diaries hayranıysanız bu diziyi de beğenmeniz çok olası. Annesinin ölümü ile büyük annesinin yanına taşınan bir kızın, cadıcılık yeteneğini keşfetmesi sonrası yaşadıklarını/yaşayacaklarını anlatan ergen dizisi demek yanlış olmaz. Aynı okula giden bir grup ergen, yetenekli cadılar, çıtır hatunlar, yakışıklı erkekler, küçük ve herkesin birbirini tanıdığı bir kasaba, bunlar bu türün değişmezi olarak bu dizide de var. Vampir mitini mahveden, vampir tarifini ayaklar altına alan Twilight sonrası bir hayal kırklığı da hayallerdeki cadı tarifi için geçerli olacağa benziyor. Cadı denilince hepimizin aklına kemikten, bin bir türlü antik ottan büyüler hazırlayıp bunları kullanan kişiler aklımıza gelecektir. Bu dizide ise büyücü olarak bildiğimiz iki sihirli söz ile doğa üstü şeyler yapabilen kişiler cadı diye önümüze sürülüyor. Üstelik sözler de "hadi aslanım, hadi koçum" ayarında. Benim gibi bu mitlere bağlıysanız ve bunları seviyorsanız biraz hüzünleneceksinizdir. Onun haricinde büyü ve doğa üstü olayları seviyorsanız bir şans verebilirsiniz, sonuçta bir Selena değil. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yazarın notu: 6/10 - yoklukta gideri var.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="http://www.tv.com/shows/charlies-angels-2011/">Charlie's Angels</a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<a href="http://image.com.com/tv/images/processed/default/7f/63/352584.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://image.com.com/tv/images/processed/default/7f/63/352584.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
İzlediğim diziler içinde beni en çok şaşırtan dizi bu oldu. Tekrarı çekilen filmlerin Cameron Diaz'a rağmen yavanlığı, tekrarının dizisinden benlentimi çok aşağıda tutmama sebep olmuştu. Herhalde konusundan bahsetmeme gerek yoktur. Üç güzel ama güzel oldukları kadar da ölümcül kadın adaleti sağlama peşinde. İyi dövüşen kadınların cazibesine bu dizide de kapılmamak elde değil. Asyalı bir melekten sonra siyahi bir meleği de bu diziyle birlikte görüyoruz. "Meleklerin ırkı, rengi olmaz; onlar dövüşmek için yaratılmıştır." mesajını almamak elde değil. Dizi hem müzikleri ile hem de "you're angels of justice, not angels of vengeance.", "we're angels, not saints." gibi sözlerle tempoyu hep yukarıda tutuyor. Özellikle izleyicinin erkek kesiminin ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Henüz piyasada adı pek geçmiyor, sözlüklerde ve twitter'da konuşulmuyor ama yakın zamanda epeyce popüler olacağını tahmin ediyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yazarın Notu: 8/10 - her türlü gideri var.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="http://www.tv.com/shows/new-girl/">New Girl</a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<a href="http://image.com.com/tv/images/processed/default/97/07/353200.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://image.com.com/tv/images/processed/default/97/07/353200.jpg" width="213" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Fotoğraftan da anlaşılacağı üzere Zooey Deschanel başrolde. Aslında sadece bu cümleyi yazıp bıraksam da olur, bundan sonra diyeceklerim biliyorum ki teferruat. Bir gün deselerdi ki Zooey haftalık yayınlanan bir dizide oynayacak, inanmazdım. Madem böyle bir mucize gerçekleşti, bize de keyfini çıkarmak düşer. Çoğu insan da benim gibi düşünmüş olacak ki gününün reytinglerinde istikrarlı olarak birinci gelen, ödül süpürücüsü Glee, daha yayınlanan ilk bölümü olmasına rağmen New Girl'ün reytinglerde gerisinde kaldı.Olması gereken oldu aslında bir bakıma. Diziden de bahsedeyim biraz. Sevgilisini iş üstü yakalayan Jessica (Zooey), üç erkeğin birlikte yaşadığı bir eve taşınıyor. Bir nevi karma öğrenci evi gibi düşünebilirsiniz. Televizyon başında hüngür hüngür son yaşadığı olaya ağlayan Jess (İyice havaya girdim), ev arkadaşlarının da teşvikiyle tekrar sosyal yaşamına geri dönüyor. Geri dönmesi ile birlikte problemler yaşamaya devam ederken yeni ev arkadaşlarından destek görüyor. Arkadaşımın biri tarafından gay oldukları iddia edilen bu üç arkadaş ise gayet iyi niyetli bir şekilde bu sulu gözlü ama şirin hanfendiye yardım ediyorlar. Yirmi dakikalık bu sitcom içerik olarak fazla bir şey sunmasa da Zooey hayranları için (Olmayan beni listesinden silsin plzz) kaçınılmaz bir fırsat.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yazarın Notu: 7/10 - Zooey olmasa tam bir hayal kırıklığı.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="http://www.tv.com/shows/person-of-interest-2011/">Person of İnterest</a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<a href="http://image.com.com/tv/images/processed/default/58/4a/352825.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://image.com.com/tv/images/processed/default/58/4a/352825.jpg" width="240" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Diziden önce bahsetmek istediğim bir husus var. Şimdilerde moda olan yeni bir olay var: Executive producer! Lost'un finali için ettiğimiz küfürlerin boşa olmadığını Super 8 filmiyle ispatlayan J.J. Abrams, bu dizinin de "executive producer"ı. Yine ne yapmış ne etmiş dizinin bir yerlerine sayıları monte etmiş. Sayılarla alıp veremediği ne bu abimizin bu açığa çıktığında, piramitlerin uzaylılar tarafından yapıldığını da anlayacağımız gündür! Dizide, Lost dizisinden çok tanıdık olan, aynı zamanda Lost içerisinde en iyi yazılmış karakter olduğunu düşündüğüm namı değer Ben Linus, iki başrolden birini paylaşıyor. Hayatı doğrudan ya da dolaylı olarak tehlikede olan birini kurduğu akıl almaz sistem ile önceden tespit edip özel eğitimli diğer başroldeki abimiz John Reese'e iletiyor. Gerisi Kimin katil, kimin maktul olduğunu bulmak ve önüne geçmek. Bir tutam gizem, oldukça polisiye ve bir tutam da şiddet ile bezenmiş hoş bir dizi. Abrams bu dizisinde de sık sık "flashback"leri kullanıyor ve başroldeki Finch ile Reese'in geçmişinden görüntüler sunuyor. Güzel olacak bu dizi güzel. Ne diyelim sonu Lost'a benzemesin!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yazarın Notu: 9/10 - yayında olduğu sürece izleyeceğim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="http://www.tv.com/shows/ringer/">Ringer</a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<a href="http://image.com.com/tv/images/processed/default/5c/36/352675.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://image.com.com/tv/images/processed/default/5c/36/352675.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
En kötüsünü en sona sakladım. Yazdıklarımdan sıkılıp okumayı bırakanlar olursa çok şey kaçırmasın istedim. Tam bir hayal kırıklığı. Türk dizisi kıvamında. Daha kötü ne diyebilirim bulamıyorum. Koskoca Buffy, the vampire slayer, her türlü şeytani güce diz çöktüren Sarah Michella Gellar bu günleri de mi görecekti... Ağlamamak için kendimi zor tutuyorum şu an, keşke hep zihinlerimizdeki Buffy olarak kalsaydı... bir cinayetin görgü şahidi olan Bridget, kendisine çok benzeyen, zengin ama karman çorman bir özel hayat yaşayan ablasının yerine geçiyor. Sonra olaylar olaylar diyeceğim ama o da yok. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Yani gerisi bildiğiniz Türk dizisi. Aksiyon yok, gizem yok, fantastik bir olay yok... İkinci sezonu görmesi mucize olur. Bunu bize yapmayacaktın Buffy...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yazarın Notu: 2/10 - oturun kuzey güney izleyin daha iyi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Devamı olabilir. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-15656658658770084492011-09-14T02:34:00.000+03:002011-09-14T02:34:29.168+03:00Yakarış<div style="text-align: justify;">
Ben iyi değilim. Hayattan en ufak bir zevk almıyorum. Hiçbir şey beni tatmin etmiyor, her şey biraz eksik sanki. Sadece gülmek eğlenmek değil, bütün duygular vücudumu terk etmiş gibi. Her film yavan, her espri sıradan, her dram olağan geliyor. Bir süredir mutlu olmadığımın farkındaydım ama en son abimin herkesin güldüğü bir şey sırasında "sen neden gülmüyorsun" dediğinde verecek cevabımın olmadığı fark ettiğimde benim için durumun daha vahim olduğunu anladım. İşin ilginci bir tane hayatımın olduğunu, bundan en iyisini almam gerektiğinin farkında olmama rağmen hayattan alınacak iyi şeyler bulamam olsa gerek. Tamam özel hayatımda bir türlü istediğim şeyler olmuyor, aile içinde de ufak tefek problemlerim var ama bunların haricinde kendimi çok şanslı hissetmem gerektiğini de biliyorum. Görüyorum, okuyorum insanların nasıl problemleri var, nasıl da çaresizler. Ama bir şekilde o cefalı hayatlarında kısa sürelerde de olsa gözlerinden yaş gelene kadar eğlenmeyi, gülmeyi beceriyorlar. Eğlenmeyi becermenin ciddi ciddi Allah vergisi bir yetenek olduğunu düşünüyorum artık. Sonra buharlaşabilen bir yetenek olsa gerek. Etrafımdaki kişiler, hayatlar, olaylar aynıyken yaşamın tadının tuzunun kaçması başka nasıl açıklanabilir ki. Hayatımın hiçbir aşamasında mükemmeliyetçi olmadım. Masa üzerindeki dağınıklıktan rahatsız olurken bile idare etmesini becerdim. Şu anda bir his, bir duygu duymam için mükemmeli yakalamam mı lazım bilmiyorum. Mükemmelin ne olduğunu bulmak lazım zaten öncesinde. Biliyorum insanlar depresyon diyecekler, rahat batıyor diyecekler, diyecekler de diyecekler. Ama en azından bir duyguyu insan yoğun bir şekilde yaşamaz mı ya? Ne bileyim üzülür ez azından. Şehirden uzaklaşmayı, en kötü ihtimal intihar etmeyi filan düşünür ama de mi? Yok, o da yok. Bu yazıyı üzüntümden mi, kaygımdan mı, korkumdan mı neden yayınlıyorum en ufak bir fikrim olmayacak. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bir şey olsun, bir duyguyu doyasıya yaşayayım, lütfen Allahım.</div>
özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-54352157009139592512011-09-04T23:39:00.000+03:002011-09-04T23:48:55.076+03:00Diyalog"Los Angelas'a taşınıyorum..." dedi.<br />
"Orası yakınmış, daha uzağa gidemedin mi?" dedi diğeri.<br />
Cevap vermedi.<br />
<br />
"Bir ara kahve içelim." dedi.<br />
"Los Angelas'ta mı?" dedi diğeri.<br />
Cevap vermedi.<br />
<br />
Ayrılık gibi bir şey olmuştu, birinin ağır yaralı olduğu kesindi.<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="345" src="http://www.youtube.com/embed/_LPf1f1_V1g?rel=0" width="560"></iframe>özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-79861633220242099682011-08-26T20:49:00.001+03:002011-08-26T20:50:00.948+03:00Borders<a href="http://gss.gs/Kc">No borders.</a>özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-73706581930486489322011-08-21T22:57:00.000+03:002011-08-21T22:57:19.883+03:00Mickey &Sylviaİçinde diyalog olan şarkılar daha bi güzel mi oluyor ne?<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="345" src="http://www.youtube.com/embed/M5p9fpGxv48?rel=0" width="420"></iframe>özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-43401000156193508512011-08-18T18:26:00.000+03:002011-08-18T18:26:29.712+03:00Aslan Burcu Erkeğine Yapılmaması Gerekenler<div style="text-align: justify;"><!--[if gte mso 9]><xml> <w:WordDocument> <w:View>Normal</w:View> <w:Zoom>0</w:Zoom> <w:HyphenationZone>21</w:HyphenationZone> <w:Compatibility> <w:BreakWrappedTables/> <w:SnapToGridInCell/> <w:WrapTextWithPunct/> <w:UseAsianBreakRules/> </w:Compatibility> <w:BrowserLevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel> </w:WordDocument> </xml><![endif]--><!--[if !mso]><img src="http://img2.blogblog.com/img/video_object.png" style="background-color: #b2b2b2; " class="BLOGGER-object-element tr_noresize tr_placeholder" id="ieooui" data-original-id="ieooui" /> <style>
st1\:*{behavior:url(#ieooui) }
</style> <![endif]--><!--[if gte mso 10]> <style>
/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:"Normal Tablo";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin:0cm;
mso-para-margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:10.0pt;
font-family:"Times New Roman";}
</style> <![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml> <o:shapedefaults v:ext="edit" spidmax="1026"/> </xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml> <o:shapelayout v:ext="edit"> <o:idmap v:ext="edit" data="1"/> </o:shapelayout></xml><![endif]--> </div><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">Burçlara inandığımdan değil, sadece “olm bana bunu yapmayın yanarsınız bak!” demenin daha güzel yolunu bulamadığımdan bu başlığı seçtim.</div><div> </div><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"> </div><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">Dünya nüfusunun yaklaşık 1/24’ünü oluşturan aslan burcu erkeklerinin hepsinin sanmıyorum ki kendisine yapılmasından nefret ettiği şeyler ortak olsun. Bu konuda haklı çıkmak isteyenlerin gazete köşelerinde ve/veya internet ortamında yapacakları yorumlar da tüm insanlığın kendisine yapılmasından nefret edeceği şeyleri birkaç kelime değiştirerek her bir burca uyarlamaktan öte bir şey değildir. “Anasına küfretmeyin bak affetmez” gibi genele söylenebilecek tespitleri temcit pilavı gibi önümüze sürüyorlar. Buradan sürekli burç yorumlarını okuduğum ya da günlük burç yorumuma göre yaşadığım sonucu çıkmasın. Zaten bir kere okuyan olayın saçmalığının farkına varır. Bir de ben yorumlara inanmıyorum da “yıldızların dizilişinin etkilediğini düşünüyorum” diyen bir güruh var. Şimdi sevgilisinden ayrılan erkeğin üzgün olmasının nedeni Jüpiter ile Mars’ın aynı çizgide değil de 23,13465 derece açıyla mı duyması? Daha bu işin yükseleni, çin’i filan da var ki oralara hiç girmiyorum.</div><div style="text-align: justify;"> </div><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"> </div><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">Neyse konuyu dağıtmayayım daha fazla. Sözlüklerdeki aslan burcu erkeklerine yapılmaması gereken şeyler başlıklarını okudum. Bir aslan burcu erkeğinden kuyruk acısı olup nefretini kusanlar dışında hemen hemen herkesin ortak olduğu iki husus var. Birincisi; gurur, ikincisi; ego. Gururunu kırmayacakmışsınız! Kafasını kırın, ağzını burnunu dağıtın ama gururunu kırmayın. Tavsiye öyle yani. Gurur her insan için ne kadar önemliyse aslan burcu erkekleri için de o derece önemlidir. Gerekirse gururu için ömür boyu üzüleceği şeyleri de yapar, yeri gelir siktiri de çeker. Gitme der ama gidersen sensiz yapamam demez. Gururu içi yaşar, gurur için ölür. Gururunun kırıldığı noktada da affetmez. Affetse bile hiçbir zaman eskisi gibi olmaz, olamaz. Ormanın kralı lafını aslandan alıp leopara verirsen, aslan o ormanı terk eder. Mücadeleye tenezzül bile etmez. Ego olayı ise tamamen “overrated” bir durumdur aslan burcu erkeği için. İnsanın yakıtı moral ise, egonun biraz pohpohlanmasını her insan ister, istemeli. Aslan burcu erkeklerine egosu yüksek denildiği sürece de aslan burcu erkeklerinin egosu kabaracaktır, başka bir şey değil. Sağlıklı ego, narsisizm, ukalalık, kendini beğenmişlik gibi bir sürü ismi ve sınıflandırması varken, her burç da kendine bir tanesini alıyor. Bir burcun erkeğinin öyle olmasından değil, ego için bir sürü sınıflandırma olduğundan ve bir tanesinin bir burca düşme gereğinden ötürü aslan burcu erkeği aşırı egolu sanılır.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Yoksa gayet mütevazı ve iyi kalpli insanlarızdır. Yersen.</div><div style="text-align: justify;"> </div><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"> </div><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">Yazılmamış olan ama bence olduğunu düşündüğüm şey ise hayal kırıklığına uğratmaktır. Gurur ile kısmen alakalı bir durum olsa da başlı başına aslan burcu erkeğine yapılmaması gerek şeylerden biridir hayal kırklığına uğratmak. Aslan burcu erkeği yaşadığı hayal kırıklığını asla unutmaz. Dolayısıyla tamam unuttum, önemli değil gibi şeyler söylese de çoğu zaman eskisi gibi olmayacaktır durum. Hepimiz insanız dolayısıyla hepimizin hayalleri kırılıyor, hepimiz başkalarının hayallerini kırıyoruz bunda bu kadar alınacak gocunacak ne var demeyin. Aslan burcu erkeğinin boşa harcanacak, hiçe sayılacak, hor görülecek hayali yoktur. Her hayal onun için kıymetlidir, gerçekleştirilmesi gereken bir hedeftir. Kırarsanız, büyük ihtimalle kırılırsınız. Böyle işte.</div><div style="text-align: justify;"> </div><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"> </div><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">Burçlara inanmıyorum diyorsun ama yer yer kendi fikirleri tüm aslan burcu erkeklerine mal ediyorsun ne ayak diye soracak arkadaş, çok yaşa sen.</div>özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com28tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-16142170265557809582011-08-07T01:02:00.001+03:002011-08-07T01:03:50.305+03:00Bir Çocuk Hikayesi<div style="text-align: justify;">Okul çıkışı futbol oynuyorduk. Ufuk Sarıca üçlükleri patır patır gönderdikçe takımımız birer birer eksiliyor, futbol takımımız kan kaybediyordu her hafta. Kaleye o hafta sağ açık oynayan Ali'nin kız kardeşi geçmişti. Futbolcu kartlarımızla oyun oynarken birkaç kez dedikodusunu yapmıştık. Erkek Fatma olduğunu söyleyip abisinden daha iyi oynayacağını iddia edenler bile olmuştu. İnanmamıştım tabi, futbol sekiz yaşınızda bile olsanız erkek oyunudur. </div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Penaltı oldu. Topun başında ben varım, kalede de gözüm kapalı vursam tutamaz dediğim Ali'nin kız kardeşi. Fazla gerilmedim. Sağ ayağımın içiyle topu kalecinin soluna plase ile gönderdim. Ben gol sevincime hazırlanıyor, parmağımı Tanju gibi kaldırıp koşmaya hazırlanıyorken, soluna bir adım attı ve topu tuttu. Çarpım tablosundan sonra hayatımda bildiğime emin olduğum ikinci şey onun hayatımın kadını olduğuydu.</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Çarpım tablosundan çok çektim, o gün sonu aynı olmaz inşallah diye düşünmüştüm. Dayım, çocukları, yengem; diğer dayım, çocukları, yengem; amcam, yengem, çocukları; halam, eniştem, çocukları; teyzem, eniştem, çocukları... Ne zaman beni görseler "bu çocuk çarpım tablosunu ezbere biliyor, soralım" deyip sağlı sollu girişiyorlardı. Bazen abartıp iki basamaklı sayıların çarpımlarını bile soruyorlardı. Babam ailenin en küçüğüymüş. Annem de öyle. Ben doğana kadar sülale bir ise olmuş üç. Anlayacağınız kabak bana patladı anasını satayım. Ben de ailenin en küçüğüyüm. Bana çarpım tablosu soranların içinden sonra doktor çıkanlar da oldu. Tek tesellim o.</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Hafta sonu yan mahalle ile maçımız vardı. Ali'nin kız kardeşi bizim kaleyi koruyordu. Başarılı olacaksam arkamda o olmalıydı. Maçı 6-5 kaybettik. Aynı sınıfta okuduğum, matematikten hiç çakmayan, yan mahallenin forveti Hüseyin üç gol atmıştı. Son golde Ali'nin kız kardeşi hatalıydı. Her başarılı erkeğin arkasında iyi bir kaleci vardır. İlk kavgamızı bu yüzden yaptık. Daha sonra anlayacaktım ki çarpım tablosunun onun sol ayağına karşı şansı Monaco kalecisinin Prekazi'ye karşı olan şansıyla aynıydı.</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Sonra ayrıldık. Hayatımın kadını ile bir haftadan biraz daha fazla bir süre birlikte oldum. Üstelik sekiz yaşındaydım. Daha sonra öğrendim ki Hüseyin ile birliktelermiş. Zaten o da ailenin en küçüğüydü, doğacak çocuklarıma yaşadıklarımın aynısını yaşatamazdım. Zaten son golü de bilerek yemişti, haklıydım biliyorum.<br />
<br />
***<br />
<br />
<a href="http://www.formspring.me/fermiyon/q/224288678883651280">http://www.formspring.me/fermiyon/q/224288678883651280</a></div>özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-54981485025394411742011-08-05T18:36:00.000+03:002011-08-05T18:36:42.707+03:00Sway<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="349" src="http://www.youtube.com/embed/2j_Zf4yFWmo?rel=0" width="425"></iframe>özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-20609604520537483082011-08-04T18:27:00.005+03:002011-08-04T18:40:30.072+03:00Einstein Hakkında "Olabilir"<div style="text-align: justify;">Kendisine karşı herhangi bir çekememezliğim bulunmamasına rağmen sevmediğimi biliyorsunuz. Zamanında çok çektirmişti belki de ondandır.</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Fiziğin en büyük özelliklerinden biri de devamlılığın olmasıdır. Birinin bıraktığı yerden bir başkası bayrağı devralır. Bazen yarım olduğuna kanaat getirir ve üstüne ekler. Aslında bu sürekli olması bakımıyla modern fiziğin kesikli kuramına çok güzel ironi oluşturur. İşte Einstein’ın diğer fizikçilerden en büyük farkı buydu. Yarım kalan, bitirilmemiş ne varsa toplayıp üzerine gitmekti. Fikir adamıydı. Teorik fizikçi olmak için en gerekli olan koşula sahipti. En büyük şansı ise tüm zamanların en iyi fizikçileri sayılan Planck (Ki onun hayat hikayesi daha dramatiktir.), Bohr, De Broglie, Schrödinger, Heisenberg ve nice adı şimdi aklıma gelmeyen bilim adamıyla aynı yılları paylaşmasıdır Aslında bilimin de bir ekip işi olduğunun en güzel örneğidir bu. Özellikle de teorik fizik ve deneysel fizik ekip olmalıdır. </div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Ama Einstein’ı diğer fizikçilerden ve bilim adamlarından ayıran en temel özelliği çok yönlü olmasıdır. Fizik ve matematik bilgisinin yanı sıra özlü söz üretmesiyle de meşhurdur. Özel hayatı ise çok hızlıdır. Özellikle de Asperger sendromu hastası olduğunu düşünürsek bu çok yönlülüğü şaşırtıcıdır. İki evlilik yapan Einstein ilk karısıyla hamile olması nedeniyle evlenmiştir. Daha sonra ise öz kuzeni ile evlenmiştir. Arada birçok ünlü ile ilişkisi olduğu biliniyor. Bunlardan biri de Sovyetler Birliği ajanıdır. Aslında bu siyasi görüşünü de açıklamaktadır. Komünist görüşe fazlasıyla saygı duyan biridir Einstein. Ama onun siyasi görüşünü yönlendiren en temel içgüdü doğuşundan kimliğinde yazılı olan Musevi etiketidir. Sovyetler Birliğinin Yahudiler için yaptığı açıklamaları beğenmemesi, bu ülkeye sevgi beslemesine engel olmuştur.</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Tüm zamanların en iyi fizikçisi kabul edilen Einstein ile tüm zamanların hakkı en çok yenen bilim adamı sayılan Tesla’nın hayatları dolaylı yollardan da olsa kesişiyor. Einstein’ın babası bir doğru akım şirketinde çalışmaktaydı. Alternatif akımı bulan Tesla, o zaman doğru akım ile iş yapan birçok şirketin batmasına yol açmıştı. Bunlardan nasibini alan bir şirket de Einstein’ın babasının çalıştığı şirketti. Daha sonra ailesi taşınmak zorunda kalacak ama Einstein taşınmayacaktı. </div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Tesla, kadınlara birlikte bir fincan kahve içecek kadar bile zaman ayırmazdı. Bunun zaman kaybı olduğunu düşünürdü. Durum böyleyken Einstein’ın kadınlara olan zaafı ve düşkünlüğü şaşırtıcıdır. Burada ömrü boyunca uyumaya dört saat ayıran insanlardan bahsediyorum. Hangisi doğru yapmıştı, nasıl bir kariyeri geride bırakmışlar yorumu size bırakıyorum.</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Einstein’ın çocukluk ve yaşlılık dönemleri başarısızlıkla doludur. Okumayı geç söken, derslerinden düşük notlar alan ve okulu hiçbir zaman sevmeyen bir çocuk Einstein. Ömrünün son çeyreğini de dört temel etkileşimi bir yasa altında toplayacak olan “theory of everything”i bulmak için ziyan etmiştir. Kütleçekim kuvvetini elektromanyetik, güçlü ve zayıf etkileşimle bağdaştıracak bir formül için uğraşıp başarısız olmuştur. Günümüzde uğruna milyon dolarlar harcanmasına rağmen açıklığa kavuşturulmamış bir uğraş bu (Çözüme en yakın teori şu an için String Teorisi gözükmekte.). </div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">1905 yılı ise tek kelimeyle Einstein’ın yılıdır (2005 dünya fizik yılı). Enerji ile kütleyi bağdaştıran meşhur e=mc^2 (Özel Görelilik Kuramı) başta olmak üzere yayınladığı makaleler bir devri kapatırken, modern fiziğin kapılarını açıyordu. Işıktan “parçacık” olarak bahseden Einstein, fotoelektrik deneyinin sonuçlarını yorumlasa bile anlatmakta güçlük çekiyordu. Meşhur sözü olan “beni herkes seviyor ama kimse anlamıyor” sözünü de bunun için söylemiştir. 1919 yılında “compton saçılma deneyi” ile fotoelektrik olay da açığa kavuşuyor (Deneysel fizik ve Teorik fizik bağlantısı için şahane bir örnektir.) ve Einstein çalışmaları için 1921 yılında yaklaşık 16 yıl sonra Nobel alıyordu. Daha sonra “parçacık” yerine “photon”, enerji taşıyan ışık parçacığı, kullanılacaktı. </div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Ayakkabı ile birlikte çorap giymeyen, ne giyeyim diye düşünüp vakit kaybetmemek için bütün takım elbiselerini aynı renk seçen, telepatinin varlığını kabul edip bunun için deneylere katılan, annesinden gelen müzik genlerini taşıyan, beyni hala muhafaza edilen bu olağandışı kişilik, Einstein, süperiletkenlik, karadelikler gibi konularda da başarısız çalışmalar yapmıştır. Bu konuların günümüzün popüler konuları olması ise dikkat çekicidir. Onun haricinde Heisenberg’in bazı çalışmalarına ve kuantum fiziğindeki belirsizlik kavramı için karşıt görüşler sunmuş ama sonra yanıldığını kabullenmiştir. “Tanrı zar atmaz” diyerek belirsizliğin olamayacağını şiddetle savunmuştur. Onun determinist yaklaşımı ve kişiliği bu kez onu başarısız kılmıştı. Belirsizlik, kuantum fiziğinin en karakteristik özelliğidir günümüzde.</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">İnsanoğlunun ne kadar açgözlü olduğunu ve ne kadar tehlikeli olabileceğini geç tahmin etmesi, atom bombasının temellerini atması ise kariyerindeki en büyük başarısızlıktır. Savaşın ve yoksulluğun tavan yaptığı bir dönemde, siyasi kararların bir ırkı, bir ulusu yok etmeye vardığı ortamda, fiziğin zirvesinin yaşanmış olması ise bir tesadüf müdür yoksa zorunluluk mudur tartışmaya çok açıktır. Ama kesin olan bir şey varsa bu çok büyük talihsizliktir.</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Fizikçilere yazık oluyor, hem de çok.</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: 0px; margin-right: 0px; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqXgumYQWbq7zjCkbJUU7XS3Q11A_3C4BEfHqG7tj3QhJiGXDDdi2irZBf2_NG2PJlI4ETeN3AD6XP3Ue4el7Ta4N5ZF92uNnbHTCXO0L96LNZ2Wer4KVncVIUYRy_TY5fBoS4TNbxxME/s1600/3315914978_c7a461393c_o.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="297" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqXgumYQWbq7zjCkbJUU7XS3Q11A_3C4BEfHqG7tj3QhJiGXDDdi2irZBf2_NG2PJlI4ETeN3AD6XP3Ue4el7Ta4N5ZF92uNnbHTCXO0L96LNZ2Wer4KVncVIUYRy_TY5fBoS4TNbxxME/s320/3315914978_c7a461393c_o.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Ölmeden önce çekilen masasının son hali. Tahtada da tensörlerle yapılan işlemler var. Emin olmamakla birlikte "theory of everything" hakkında olduğunu söyleyebilirim.</td></tr>
</tbody></table>özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-46944828691235164862011-07-27T19:23:00.002+03:002011-07-27T19:30:29.654+03:00Filmlerin Az Bilinen Yüzleri - Afişler 2<a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/7PaChX66e_mUxyf2iDG_GQ?feat=embedwebsite"><img src="https://lh6.googleusercontent.com/-Xp24gXWxD8A/TjAyXj8Tk1I/AAAAAAAAAOw/LKcD01bPSAs/s144/2006-science_of_sleep-1.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/yGmIzJxt2ErlkEuLcir20w?feat=embedwebsite"><img src="https://lh5.googleusercontent.com/-fO9UKrNq4zE/TjAyidTXfCI/AAAAAAAAAO0/rFcSv1ITU6I/s144/di-8GF8.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/GxFw8yOc6CGmPZwTkbDFhw?feat=embedwebsite"><img src="https://lh3.googleusercontent.com/-pXbc-gpAY5o/TjAyjzYzv4I/AAAAAAAAAO4/MCktbwtWD-E/s144/age_of_heroes_poster.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/URSXi2brGFptx_1d4PsPdQ?feat=embedwebsite"><img src="https://lh6.googleusercontent.com/-ZBasq0JQUVY/TjAylsXP56I/AAAAAAAAAO8/RCES6bSBApI/s144/769-ghost_world.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/-SgWBp14VoOk3xbz4Ub_IQ?feat=embedwebsite"><img src="https://lh5.googleusercontent.com/-W-t2Ti5kDH8/TjAyqQCv8dI/AAAAAAAAAPA/SODgW6wNVkU/s144/Empire_2__The_Barbarian_Invasions___Empire_2__Les_Invasions_Barbares_%2525282003%252529.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/FLdaVEIFB_HvnC2UOfa0-g?feat=embedwebsite"><img src="https://lh6.googleusercontent.com/-KaruwJ4iYlw/TjAyxt7nYII/AAAAAAAAAPE/YP89H-Y5DcE/s144/el-espinazo-del-diablo-original.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/2HnlZrW-8vvVrQ9Z266msw?feat=embedwebsite"><img src="https://lh6.googleusercontent.com/--HTuGz5Ulmk/TjAyyrBbFcI/AAAAAAAAAPI/LYLJg8Evxzg/s144/gegen-die-wand-original.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/5tFBe2ftiZjYh39RxIsXag?feat=embedwebsite"><img src="https://lh6.googleusercontent.com/-sA9kCcQYOAA/TjAy05OyQoI/AAAAAAAAAPM/G10T3j-6Epg/s144/I-Am-Sam-2002-movie-poster.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/cN6QUeprYdcp2Kzr33W--A?feat=embedwebsite"><img src="https://lh5.googleusercontent.com/-22F0G5_gSMg/TjAy6J54IUI/AAAAAAAAAPQ/PZ8seU5F3GU/s144/936full-a-history-of-violence-poster.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/2cwmi8k8b2-tYNAc_-_hEw?feat=embedwebsite"><img src="https://lh4.googleusercontent.com/-vk46tP_g3ek/TjAy6lwFBDI/AAAAAAAAAPU/YoAT50MPs28/s144/insidious-hollywood-horror-movie.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/ZkqNYBQWU73UD4r8Pn7HzQ?feat=embedwebsite"><img src="https://lh5.googleusercontent.com/-JpbqdRzxTgs/TjAy9l9yc6I/AAAAAAAAAPY/wMMaqzDTZJs/s144/Paul%252520New%252520Poster.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/LpYCE8tDWkS6WZiZ74xO4w?feat=embedwebsite"><img src="https://lh3.googleusercontent.com/-U5GNiQJrr28/TjAy-SKd2GI/AAAAAAAAAPc/kfT6JMU8RjU/s144/movieposter3.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/Y16-sAuGnzRn8UMc3drWtg?feat=embedwebsite"><img src="https://lh3.googleusercontent.com/-RzSAmQyc9aM/TjAzGfbRudI/AAAAAAAAAPg/FVehCFqZ1JE/s144/Priest-movie-poster.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/g4SxpiYImN0nHwX6rI93cA?feat=embedwebsite"><img src="https://lh6.googleusercontent.com/-v-0ks4Drm-c/TjAzGjk_HmI/AAAAAAAAAPk/fJ4wlP10l5M/s144/pulp-fiction.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/HeD1neTgkzgbdVD7uR8s-w?feat=embedwebsite"><img src="https://lh5.googleusercontent.com/-oPDcciMjRY8/TjAzJEkcxjI/AAAAAAAAAPo/-J-G2czOG20/s144/Mystic%252520River.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/-hEd8SHEQS5_1m58_t3Xbg?feat=embedwebsite"><img src="https://lh5.googleusercontent.com/-f5ygl9-JCAc/TjAzMo02SOI/AAAAAAAAAPs/y9q_-AehKOI/s144/The-life-before-her-eyes-movies-20623018-750-1109.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/VkcLEhe4ihjwQpZqaD2E0Q?feat=embedwebsite"><img src="https://lh5.googleusercontent.com/-ldyS7afRH2c/TjAzR7Z9Z7I/AAAAAAAAAPw/2wZuQLH7xOc/s144/Source-Code-2011-Hindi-Dubbed-Movie-Watch-Online.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/SKdNkswv23vQx_qURc06Dg?feat=embedwebsite"><img src="https://lh4.googleusercontent.com/-v5vlOZnes3Y/TjAzSQ36qMI/AAAAAAAAAP0/GwvThOzG5_Y/s144/sleepy4.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/IwfaW2E6-gUpUi3dlVKWwg?feat=embedwebsite"><img src="https://lh3.googleusercontent.com/-xMF66qwV884/TjA8APQez6I/AAAAAAAAAQk/D1fF71Y_pQQ/s144/Pieces_Of_April_%2525282003%252529.jpg" height="144" width="97" /></a> <a href="https://picasaweb.google.com/lh/photo/2ziZwhHjWFYHt0BK1kHEIQ?feat=embedwebsite"><img src="https://lh6.googleusercontent.com/-46jVCxqYEj4/TjA8yVUs_bI/AAAAAAAAAQs/VS4VQUqrE-s/s144/AdamsApples_hi.jpg" height="144" width="97" /></a>özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-28501665162180564712011-07-26T12:56:00.000+03:002011-07-26T12:56:24.178+03:00Geleneksel Hayat Tespitleri #9 - İnsan Ayrılan Hayvandır<div style="text-align: justify;">İnsanın hayatında, her şeyin yolunda gittiğini sandığı anlar vardır.</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Dublörün Dilemması'ndan fırlamış gibi duran bu cümle, mutlu günleri anlatırken, kaçınılmaz bir hayal kırıklığının da habercisidir. İnsanın başına ne geliyorsa tedbirsizlikten gelir. İşte durumun böyle olmasına rağmen zamanın akışını kapılıp tedbiri elden bıraktığı, her şeyin yolunda gittiğini sandığı bi anda kaçınılmaz olan şey olur. İnsan üzülür! </div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Her şeyi kontrol edemiyoruz. Kocaman bir evrensel kümede zaman zaman bizim hayatlarımızla kesişen insanları oluyor. Bir şekilde hayatlarımıza giriyorlar; bazıları neşe katıyor, bazıları mutluluk katıyor, bazıları hiçbir iz bırakamıyor. Biliyoruz ki mutluluk katanlar aynı zamanda mutsuz etme potansiyeli en yüksek kişiler oluveriyor. </div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Her umut sonrası hayal kırıklığı kaçınılmazdır. Mutluluk, mutsuzluğun manyetik zıt kutbudur; iki kutup arasında duygu alan çizgileri bulunur. Tek duygusal kutup elde edilemez. Umut etmeyen, hayal kurmayan insanın üzüleceği tek husus umut etmemesidir.</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">İnsanoğluna hayvan demiyorum. Hep ayrılır da demiyorum. Hayvana en çok yakınsadığımız anların ayrılık sonraları olduğunu iddia ediyorum. Birinden, bir yerden, bir işten, bir siteden, en sevdiğinden... Harbiden insan neden bu kadar çok ayrılır?</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Cem Karaca "<a href="http://fizy.com/#s/129h0m">Doğarken ağladı insan / bu son olsun bu son.</a>" derken fazla iyimsermiş. Fazla iyimserlik de bir yerden sonra tıpkı fazla karamsarlık gibi ancak şarkı sözü olabiliyor. Gerçekler daha ılımlı ve umut verici sadece.</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Hayat hep devam eder.</div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_BRWibXCEBkaIG_xI747_607VgGDSZahKZ7XZZbVtA901VQW3u-Qj8TqRbz29VPs8H4X8HvKjL0MKow3fOStmlUcgZbaW2qqk-TjucTm-c0O_8gTeb3jLyIZucZZHQCAC_LslppdnPSw/s1600/42369.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_BRWibXCEBkaIG_xI747_607VgGDSZahKZ7XZZbVtA901VQW3u-Qj8TqRbz29VPs8H4X8HvKjL0MKow3fOStmlUcgZbaW2qqk-TjucTm-c0O_8gTeb3jLyIZucZZHQCAC_LslppdnPSw/s320/42369.jpg" width="283" /></a></div>özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-29596759734300467822011-06-27T01:11:00.000+03:002011-06-27T01:11:36.758+03:002 Kadın / 1 ErkekDün, saate baktım da önceki gün olmuş artık, abimin imam nikahı kıyıldı. Ben de ilk defa bir imam nikahı sürecinin içinde aktif olarak bulundum. Aslında akşam olana dek hiç haberim bile yoktu böyle bir şeyden ama gece olduğunda nikahın şahidi bile olmuştum. Neyse, kendimden ya da günden bahsetmeyeceğim. Sadece Allah herkese nasip etsin deyip asıl bahsetmek istediğim konuya geleyim.<div><br />
</div><div>İmam nikahı kıyılırken şahit gerekiyor, resmi nikah gibi. En az bir devrik cümle kadar anlaşılır burası. Asıl ilginç olan ise şahit olmak için bir erkek yeterliyken, kadın şahit için iki kişinin gerekmesi. Bu durumun nasıl çarpık anlamaya uygun olduğunun imam da farkında olacak ki neden iki kadın gerektiğini açıkladı. </div><div><br />
</div><div>"İki kadın = bir erkek değil tabii ki. Kadınların yaratılışı dedikodu yapmaya, lafı çevirmeye, laf yetiştirmeye müsait .Bu yüzden biri böyle bir şey yaparsa diğeri hayır bu böyle değil diyebilsin diye."</div><div><br />
</div><div>Şimdi dinde mantık aranmaz. Dine öylece inanırsın, mantıklı bir çözüm bulamadığımızda da zaten oraya sığınırız. İslama kadına bakışını yorumlayacak kadar hakim de değilim ama ortada mantıklı olmayan bir şeyler de var. Böyle bir şeye tanık olmayı beklemiyordum. Yorumu size bırakıyorum.</div><div><br />
</div><div>Hee bi de kadın, kocasının şununla görüşmeyeceksin dediğiyle görüşmemekle yükümlüymüş, haberiniz olsun. Ayağınızı denk alın! =)</div>özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-2888905172390689284.post-26810349136343504412011-06-20T13:48:00.000+03:002011-06-20T13:48:52.249+03:00Rüya Tarifi <iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="349" src="http://www.youtube.com/embed/KDFkjj9PO9A?rel=0" width="425"></iframe>özcanhttp://www.blogger.com/profile/04246003907708400169noreply@blogger.com0