Kendisine karşı herhangi bir çekememezliğim bulunmamasına rağmen sevmediğimi biliyorsunuz. Zamanında çok çektirmişti belki de ondandır.
Fiziğin en büyük özelliklerinden biri de devamlılığın olmasıdır. Birinin bıraktığı yerden bir başkası bayrağı devralır. Bazen yarım olduğuna kanaat getirir ve üstüne ekler. Aslında bu sürekli olması bakımıyla modern fiziğin kesikli kuramına çok güzel ironi oluşturur. İşte Einstein’ın diğer fizikçilerden en büyük farkı buydu. Yarım kalan, bitirilmemiş ne varsa toplayıp üzerine gitmekti. Fikir adamıydı. Teorik fizikçi olmak için en gerekli olan koşula sahipti. En büyük şansı ise tüm zamanların en iyi fizikçileri sayılan Planck (Ki onun hayat hikayesi daha dramatiktir.), Bohr, De Broglie, Schrödinger, Heisenberg ve nice adı şimdi aklıma gelmeyen bilim adamıyla aynı yılları paylaşmasıdır Aslında bilimin de bir ekip işi olduğunun en güzel örneğidir bu. Özellikle de teorik fizik ve deneysel fizik ekip olmalıdır.
Ama Einstein’ı diğer fizikçilerden ve bilim adamlarından ayıran en temel özelliği çok yönlü olmasıdır. Fizik ve matematik bilgisinin yanı sıra özlü söz üretmesiyle de meşhurdur. Özel hayatı ise çok hızlıdır. Özellikle de Asperger sendromu hastası olduğunu düşünürsek bu çok yönlülüğü şaşırtıcıdır. İki evlilik yapan Einstein ilk karısıyla hamile olması nedeniyle evlenmiştir. Daha sonra ise öz kuzeni ile evlenmiştir. Arada birçok ünlü ile ilişkisi olduğu biliniyor. Bunlardan biri de Sovyetler Birliği ajanıdır. Aslında bu siyasi görüşünü de açıklamaktadır. Komünist görüşe fazlasıyla saygı duyan biridir Einstein. Ama onun siyasi görüşünü yönlendiren en temel içgüdü doğuşundan kimliğinde yazılı olan Musevi etiketidir. Sovyetler Birliğinin Yahudiler için yaptığı açıklamaları beğenmemesi, bu ülkeye sevgi beslemesine engel olmuştur.
Tüm zamanların en iyi fizikçisi kabul edilen Einstein ile tüm zamanların hakkı en çok yenen bilim adamı sayılan Tesla’nın hayatları dolaylı yollardan da olsa kesişiyor. Einstein’ın babası bir doğru akım şirketinde çalışmaktaydı. Alternatif akımı bulan Tesla, o zaman doğru akım ile iş yapan birçok şirketin batmasına yol açmıştı. Bunlardan nasibini alan bir şirket de Einstein’ın babasının çalıştığı şirketti. Daha sonra ailesi taşınmak zorunda kalacak ama Einstein taşınmayacaktı.
Tesla, kadınlara birlikte bir fincan kahve içecek kadar bile zaman ayırmazdı. Bunun zaman kaybı olduğunu düşünürdü. Durum böyleyken Einstein’ın kadınlara olan zaafı ve düşkünlüğü şaşırtıcıdır. Burada ömrü boyunca uyumaya dört saat ayıran insanlardan bahsediyorum. Hangisi doğru yapmıştı, nasıl bir kariyeri geride bırakmışlar yorumu size bırakıyorum.
Einstein’ın çocukluk ve yaşlılık dönemleri başarısızlıkla doludur. Okumayı geç söken, derslerinden düşük notlar alan ve okulu hiçbir zaman sevmeyen bir çocuk Einstein. Ömrünün son çeyreğini de dört temel etkileşimi bir yasa altında toplayacak olan “theory of everything”i bulmak için ziyan etmiştir. Kütleçekim kuvvetini elektromanyetik, güçlü ve zayıf etkileşimle bağdaştıracak bir formül için uğraşıp başarısız olmuştur. Günümüzde uğruna milyon dolarlar harcanmasına rağmen açıklığa kavuşturulmamış bir uğraş bu (Çözüme en yakın teori şu an için String Teorisi gözükmekte.).
1905 yılı ise tek kelimeyle Einstein’ın yılıdır (2005 dünya fizik yılı). Enerji ile kütleyi bağdaştıran meşhur e=mc^2 (Özel Görelilik Kuramı) başta olmak üzere yayınladığı makaleler bir devri kapatırken, modern fiziğin kapılarını açıyordu. Işıktan “parçacık” olarak bahseden Einstein, fotoelektrik deneyinin sonuçlarını yorumlasa bile anlatmakta güçlük çekiyordu. Meşhur sözü olan “beni herkes seviyor ama kimse anlamıyor” sözünü de bunun için söylemiştir. 1919 yılında “compton saçılma deneyi” ile fotoelektrik olay da açığa kavuşuyor (Deneysel fizik ve Teorik fizik bağlantısı için şahane bir örnektir.) ve Einstein çalışmaları için 1921 yılında yaklaşık 16 yıl sonra Nobel alıyordu. Daha sonra “parçacık” yerine “photon”, enerji taşıyan ışık parçacığı, kullanılacaktı.
Ayakkabı ile birlikte çorap giymeyen, ne giyeyim diye düşünüp vakit kaybetmemek için bütün takım elbiselerini aynı renk seçen, telepatinin varlığını kabul edip bunun için deneylere katılan, annesinden gelen müzik genlerini taşıyan, beyni hala muhafaza edilen bu olağandışı kişilik, Einstein, süperiletkenlik, karadelikler gibi konularda da başarısız çalışmalar yapmıştır. Bu konuların günümüzün popüler konuları olması ise dikkat çekicidir. Onun haricinde Heisenberg’in bazı çalışmalarına ve kuantum fiziğindeki belirsizlik kavramı için karşıt görüşler sunmuş ama sonra yanıldığını kabullenmiştir. “Tanrı zar atmaz” diyerek belirsizliğin olamayacağını şiddetle savunmuştur. Onun determinist yaklaşımı ve kişiliği bu kez onu başarısız kılmıştı. Belirsizlik, kuantum fiziğinin en karakteristik özelliğidir günümüzde.
İnsanoğlunun ne kadar açgözlü olduğunu ve ne kadar tehlikeli olabileceğini geç tahmin etmesi, atom bombasının temellerini atması ise kariyerindeki en büyük başarısızlıktır. Savaşın ve yoksulluğun tavan yaptığı bir dönemde, siyasi kararların bir ırkı, bir ulusu yok etmeye vardığı ortamda, fiziğin zirvesinin yaşanmış olması ise bir tesadüf müdür yoksa zorunluluk mudur tartışmaya çok açıktır. Ama kesin olan bir şey varsa bu çok büyük talihsizliktir.
Fizikçilere yazık oluyor, hem de çok.
Ölmeden önce çekilen masasının son hali. Tahtada da tensörlerle yapılan işlemler var. Emin olmamakla birlikte "theory of everything" hakkında olduğunu söyleyebilirim. |
6 yorum:
Bazı insanlar sıradan olamıyor işte...Zeka her şey oluyor bazen =)Fotoğraf çok güzelmiş bir de :))
zekanın sıradan olmamak için yeterli olduğunu düşünmüyorum. onu kullanmak lazım bir de sıradan olmamak için. =)
masasının dağınıklığı beni şaşırttı açıkçası. bu konularda çoğunlukla takıntılı insanlar olur fizikçiler, einstein bu yönüyle de farklıymış.
E zaten bahşedilmiş olan zeka fazla ise kendini bir şekilde belli etmez mi? Yani kişiyi ister istemez bunu kullanmaya itmez mi? Bir yerden çıkar mutlaka kokusu :))) Zeki olup bunu hiç kullan(a)mayan birine denk geldin mi?
"zeki ama çalışmıyor" diye bir gerçek var.
ya Sayın Özcan, kaynay yok bu yazıda? kaynak belirtebilir misin acaba? tek nefeste okudum.
Belirli bir kaynak yok ki. Derslerde hocalarımın anlattığı, çeşitli kitaplardan ve internet sitelerinden okuduğum şeylerim harmanlanmasıyla ortaya çıkan bir yazı.
Teşekkür ederim.
Yorum Gönder