10.6.11

Farklı Olmaya Çabalama

Birinci sınıf matematiği olan calculus dersindeyiz. Sınıf onlarca öğrenci ile dolu. Hocamız tahtaya birbirinin kopyası iki çizgi çiziyor. Sonra bir soru yöneltiyor:

“Bu iki çizgi nasıl?”

Bütün sınıf ağız birliği yapmışcasına cevaplıyor:

“Eşit hocam!”

Hocamızın yüzünde hafif bir tebessüm başını sallıyor. Ekliyor; "bunlar benzer çizgiler, hiçbir zaman eşit olmadılar. Nasıl buradaki herkes aynı şartlarda dersi dinlemesine rağmen farklı notlar alacaksa, bu çizgiler de görünüşte aynı olmalarına rağmen en fazla göz yanıltıcı bir benzerlikten öte değillerdir. Başkası tarafından şekillendiren hiçbir şey asla diğerine eşit olamaz."

Farklı olmak; milyonlarca yıllık adaptasyon zincirini kırmak, doğal seçilimde ilk kurban olabilmek. Bir bakış, bir duruş, bir söyleyiş, bir fikir, bir susuş, fark yaratmak için varsayılan yöntemler. Farklı olmaya çalışmanın sıradanlaşması, farklı olmanın sıradanlaştığını düşünmenin sıradanlaşması. Zamanla bunun da sıradanlaşacak olması. Fark yaratmak ve sıradan olmanın esasında bir süre yarışı olması. Öten bir korno ve anons geliyor.

“Bayım an itibariyle sıradanlaşmış bulunmaktasınız,  lütfen farklı şeyler deneyin!”



“Kimse sevmiyor bu herifi, ben seveyim.”, “herkes aynı takımı tutuyor, ben diğerini tutayım.”, “erotik şeyleri yazıp paylaşmak etik görülmüyor, ben yazayım.”. Dıııııtttt şu anda fark yaratmış bulunmaktasınız, eğer fark yaratmanın bunlar olduğunu düşünüyorsanız. Çok farklı bir insan olarak, olduğu gibi davranmayı bırakıp aykırılığın göz alan cazibesine kapıldığınız için an itibariyle farklı bir insansınız. Sıradan insan sürüsüne “benim farkım bu, üstü kalsın” deme hakkını kazandınız, egonuzu şişirebilirsiniz.

Parçası olduğunuz bir topluluğun, toplumun, sınıfın, grubun, adına ne derseniz deyin, hatalarının farkına varıp ses yükseltmek, bunun sizi farklı kıldığını düşünmek. Şimdiye dek ayak uydurduğunuz, sistem bu yapacak bir şey yok dediğiniz ama artık şikayetçi olduğunuz durum. Dııııttt gözünüz aydın, fark yaratanlarla dolu sistemden şu anda çıkmış bulunmaktasınız. Kendinize tekrardan hoşgeldiniz.

Oysa öyle mi? Her insan daha yaratılırken farklı yaratılıyor. Hepimizin farklı parmak izleri, farklı hayatları, farklı arkadaş çevresi, farklı ailesi var. Bakışlarımız bile farklı. Fark yaratmak için tek gerekli olan insanın kendisinin ne olduğunu, neleri yapabileceğini, neleri yapamayacağını bilmesidir. Olduğumuz kişiler fark yaratır. Olmaya çalıştığımız kişiler binlerce kişinin taklididir, fotokopisidir.

Bol yüklemli, bol göndermeli, yer yer özeleştirili, farklı bir yazı.

“Uçtuğunu sanırsın
ama hep aynı yerdesindir…”

2 yorum:

Adsız dedi ki...

"Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen." der Şeyh Galib. Yani
"Kendine bir hoşça bak; sen alemin özüsün, varlıkların gözbebeği olan insansın."
İnsan yaradılış olarak da canlılar içinde eşsizdir,özeldir. Hal böyleyken, fark yaratmak isteyenler aslında bir başkasının fotokopisi olmaktan öteye gidemiyorlar. Kalemine sağlık Özcan, çok beğendim yazını.. :) (Not: Aynı yorumu ikinci kez görürsen şaşırma, çünkü bundan önceki yorumum gitmedi galiba, yeniden yazdım.)

özcan dedi ki...

Teşekkür ederim, ben de Şeyh Galib'in sözünü çok beğendim =)

Yorum Gönder

 
Okuduklarınız tamamen benim yazdıklarımdır.
Okuduklarınız tamamen size kalmıştır.
yine beklerim.