7.1.13

Büyük ikramiye hayallerinin de dahil olduğu bir takım rutinlerin eşliğinde yeni ama tıpkısı bir yıla daha girdik. Mutsuzluğun da nitelikli olduğu bir yıl için çeşitli görüşmeler ve anlaşmalar yaptım. Neyse, hayırlısı. Herhalde benim için en büyük değişiklik bir aksilik çıkmazsa dayı olacak olmam olacak. Sabırsızım ama endişelerim de yok değil bu hususta. Peşinen söyleyeyim "yaşlandın iyice yea" diyen kalbimi kırar! Ben de benim kalbimi kıranların kafasını kırıyorum, huyumdur kahretsin. Yok, "kafanı kırardım ama kıyamam" diyorum. Tabi bunun üzerine "biliyorum benden hoşlanıyorsun" cevabını almadım da değil. Sormayın uzun hikaye. Belki aşağıda bir yerde konuya girerim. Az sonra gibi oldu. Kendimim diye söylemiyorum ama benden süper dayı olurmuş gibi geliyor. Zaman ne gösterecek bakalım. 

Çoğu insanın hayatında yaptığı dört işlem kadar türev ve integral almışımdır. Hiç abartmıyorum. Fakat konu aşka ya da daha geniş açıyla sosyal zekaya geldiğinde diplerde yer bulurum. Zaten daha önce tivıtırdan da "sevmeye yeteneksizim" diyerek bunu ilan etmiştim. Çok sevdiğim insanları -ailem hariç- hep kaybettim. Mahalledeki arkadaşlarım taşındılar uzaklaştık. Okul arkadaşlarım memleketlerine döndü uzaklaştık. Birini çok sevdim teee Amerika'lara kadar gitti. Sevdiğim insanları çevremde tutamamak gibi bir beceriksizliğe sahibim. Aslında öyle çok seven bir tip de değilim. Gerçekten sevdiğim, gerçekten derken insanın zihnini bütün gün işgal eder ya öyle işte, topu topu üç kişi oldu. Bunlardan birine de onu ne kadar çok sevdiğimi söylemedim. Biliyordum ki, biliyorum ki, ben birini sevince mesafeler uzuyor, geriye hüzün kalıyor. Oysaki ben birini sadece ömür boyu sevmek değil, ömür boyu yanımda da görmek istiyorum. Ya sevmeyi bilmiyorum ya da sevmek beni bilmiyor. Zor insanım neticede. Siz hiç birinden "seni çok seviyorum" diyerek ayrılmak zorunda kaldınız mı? Ben kaldım. Birinden "sen çok seviyorum" diyerek ayrılamazsınız. Mesafe olarak ayrılmış olabilirsiniz, belki vicdanınızı da kandırabilirsiniz ama zihniniz bu ayrılığı kabullenmez. O yüzdendir ki ayrılıklar hep kötü olmak zorundadır. Zihninizi kandırabilecek ne kadar negatif şey varsa doldurmak zorundasınızdır. Evet, tecrübe konuşuyor. Evet, üç yılını bu uğurda çöpe atmış biri konuşuyor. Eğer bir ayrılık şartsa bu hüzünlü olmalıdır. Keşke olmasa ama öyle.

O değil de ben buraya güncel olaylar hakkında birkaç kelam etmek için gelmiştim, neler yazdım. Şimdi hepinizin bildiği üzere ben pastacı olamamış bir fizikçiyim. Hatta bahsi geçen cümleyi ülkemizde yazıyorsam pastacı bile olamamış biriyim olarak düzeltmeliyim. Herhalde bu ülkede bilimin ne kadar boşlanmış olduğunu, ne kadar geri olduğunu, ne kadar gereksiz görüldüğünü kırk kere yazmışımdır. Bilimden, teknolojiden sorumlu en yetkili devlet görevlisinin ağzından böyle bir cümleyi duymak beni hiç şaşırtmadı. Muhtemel karnı acıkmış ve gizli şeker hastalığı olan birinin beyanatı olarak kayıtlarda kalacak bu. Bakın aradan henüz birkaç gün geçmesine rağmen sosyal medyada unutuldu bile. Niye? Kim fizikçinin veya daha kapsamlı olarak pozitif bilimlerle uğraşan birini hakkını koruyacak ki? İnsanlar pastacı olacağına fizikçi olsun denilseydi siz o zaman görün yaygarayı. Pastaneler kepenk kapatır, eylem bile yaparlardı. Tamam ülkenin pastacılara da ihtiyacı var ama hani o sürekli ağızlarından düşürmedikleri muasır medeniyet seviyesine sadece tıkınarak çıkılmıyor. Birilerinin kafa patlatması lazım. Değil mi sayın bakan? Spor bakanı çıkıp "kulüpler futbolcu yetiştireceğine şarkıcı yetiştirsin"  dese komik olmaz mı? O da ruhun gıdası sonuçta. Komik.

O değil de şaka maka değil harbi harbi yaşlanıyorum. Artık gençlikten, gençliğin ateşlediği başkaldırıştan daha çok yolun yarısına gelmiş birinin muhtemelen hissedeceği yorgunluğu ve kabullenmişliği hissediyorum. Zaman çabuk geçiyor, genele bakınca. Özelinde çok yavaş aslında, değil mi? Artık geriye bakınca bayağı bir hüzün ve beceriksizlik birikmiş gibi. Başaramadıklarım zamana sığmıyor artık, taşıyor. Bazı şeyleri de asla başaramayacağımı kabulleniyorum. 

Epeydir buraya şarkı koymadıydım;


10 yorum:

Adsız dedi ki...

asla "asla" deme. ya başarırsan

Melike dedi ki...

tebrik ederim ikizini :) ve tabii ki seni de. dayılık yakışacaktır sana evet. bence hayatının en neşeli dönemlerinden birisi başlayacak :)

ayrılıklar hüzünlü olmak zorunda mı bilmiyorum. ayrılığın hüznünü yaşamıyorum da ben şimdilerde, genel bir hüzne takılı kaldım. gözden geçirmeler, güzel şeyler, iyi tercihler, berbat kararlar... daha çok geçen zamanın hüznü belki bu. dün gibi hep. her geçmiş gün, dün gibi. hepsi dünde birikiyor. ben bu dünlerle ne yapacağım bilmiyorum. kucağımda öyle bir dün destesi, bakarak arkadaşlarla konuşuyorum. anlamaya çalışıyorum. ah, arkadaşların iyi yanı insanı iyi yanlarından dolayı üzüldüğüne inandırmasıdır. olsun, buna da ihtiyaç var.

hem fizikçi hem pastacı olman konusunda ısrarcıyım. :) bu konuda ciddi ciddi söyleyebileceklerimi ise yazmak istemiyorum, nahoş olur.

her ne kadar aksi yönde şakalar komiklikler yapsam da yok yav, gençsin daha. genciz daha. psikolog olmanın iyi yanı çoook farklı insanlar görmek sanırım. bunlardan bazıları senin (ya da benim, ya da onun) yaşında, yerinde olsalardı çok güzel şeyler yaşarlardı. biz bizim yaşımızda, kendimiz olarak neden yaşamayalım ki? neler yapmak gerekir bilmiyorum ama el yordamıyla arıyoruz, buluyoruz, kaybediyoruz.

nitelikli mutsuzluğa tamam ama... dozu az olsun.

yazarken bugünün tarihi geldi aklıma. zor bu hayat azizim. her türlü zor. pişman olmamak da zor. pişmanlıkların dahi arkasında durmak da. zor ama olmaz değil.

yorum sayfana destan yazdım, farkındayım :)
bari destan birbiriyle ilintili olsaydı, kopuk kopuk, böyle bir çırpıda...

özcan dedi ki...

Niye? Bazen "asla"ları kabul etmek "belkilere" fırsat yaratır.

özcan dedi ki...

Şimdi ben de yorumu bir çırpıda okudum. Aslında yorum demek de haksızlık olur, yeni bir yazı diye bloguna koysan en az iki kere okurdum. Birincisinde anlamadığımdan değil, içinde birçok ders çıkarılacak cümle olduğundan okurdum. Üstelik psikolog olduğun için değil de tecrübelerini çok güzel ifade edebildiğin için bu kadar keskin cümleler yazdığını düşünüyorum. Okurken bir taraftan da gizlice umut aşılıyorsun. Cümlelerinin gizli öznesi umut, hangi yükleme sorsam umuta çıkıyor yol.

Geçmişte yapılanlardan ziyade yapamadıklarımdan doğan pişmanlıklar var. Yaşananlar orada duruyor ama yaşayamadıklarım yaşayana kadar benle birlikte. Bir yerde bunlardan kurtulmak lazım.

İkizim bir gün bize geldiğinde hastaneden geldiğini söyledi. Tabi ben de endişe içinde hemen "neyin var?" diye sordum. Elini omuzuma atarak "dayı oluyorsun" dedi. Ben şaşırmak ile mutluluk arasında gidip gelirken ağzımdan dökülen ilk cümle "hadi ya, dayı olmak için daha çok gençtim" oldu. Tabi güldü buna. Benden daha genç arkadaşların yıllardır dayılık ve amcalık yapıyor düşününce. Aslında geç bile. Geç kaldıklarım var bir de. Yapamadıklarımın yanı başına bunları da ekliyorum. İnsanın geç kaldığı bir şey sürekli oluyor. En basitinden bu yoruma cevabım bile geç oldu mesela. Bekletilmeyi hak etmiyormuş halbuki.

Kariyer de yaparım, pasta da =) Çok güzel mozaik pata yaparım.

Melike dedi ki...

mozaik pasta reklamı başına iş açar, biliyorsun değil mi? mesela ne zaman bize mozaik pasta yapacağını merak etmiyor değilim :)

teşekkür ederim. cümlelerim keskin mi bilmiyorum ama sen bu yorumu yayınlayana dek ruh halim 93849284 kere değişti. :)

özcan dedi ki...

Ahhaha oraya pata yazmışım, ondan yapacağım =)Ne zaman mozaik pasta yaparım ben de merak ediyorum =)

Adsız dedi ki...

"Niye? Bazen "asla"ları kabul etmek "belkilere" fırsat yaratır."
Doğrudur da "asla" çok keskin bir ifade bence.

Neyse bence en iyisi bir çay demleyip Murat Menteş okumak. Ve yanında "dust in the wind" dinlemek....Geç oldu ama mutlu seneler... :)

özcan dedi ki...

Murat Menteş'in yeni kitabı çıkacakmış önümüzdeki ay!

Adsız dedi ki...

Adamım Murat Menteş bakalım bu sefer nasıl döktürecek?!

Adsız dedi ki...

O halde buyrunuz;
http://vatankitap.gazetevatan.com/haber/okuyucu_kraldir_ve_ben_kralin_saygisini_kazanmaya_calisiyorum/1/19779

Yorum Gönder

 
Okuduklarınız tamamen benim yazdıklarımdır.
Okuduklarınız tamamen size kalmıştır.
yine beklerim.