18.4.13

Nasılsınız?

***

Son zamanlarda epeyce asosyal oldum. Böylesinden memnunum zira sosyal halimin çekilmez olduğuna kanaat getirdim. Sosyalliğin beraberinde getirdiği özgüven ve kendini beğenmişlik, hem kendim hem de etrafımdaki insanlar için tehlikeli hal alıyor. Bir nevi içimdeki Hulk'u açığa çıkartıyor. Bilmiyorum sizde de böyle mi? İçine kapanık ve sadece gerektiğinde iletişim kuran halim herkes için daha iyi. Niye bunları yazıyorum diye sorarsanız, cevabım biraz önce Melike'nin bloguna yazdığı son yazıyı okuyunca en son kiminle msn, Skype veya gtalk gibi bir araçla iletişim kurduğumu anımsamamamdır. Facebook, Formspring'i hiç kullanmıyor, Twitter'ı ise haftada bir zoraki kullanmaktayım. Tabi bu işin sanal sosyal kısmı ama sanal olmayan kısmı da farklı değil. Takip ettiğim diziler, filmler, belki biraz kitaplar bütün sosyal hayatım benim. Böylelikle kimse kırılmamış oluyor. Zaten insanlar da benle iletişim kurmak için can atmıyorlar, ne güzel.

Biraz depresyonda da olabilirim. Hani etrafınızdaki iyi insanlar incinmeye hatta ölmeye devam ederken hayatın anlamsızlığını, adaletsizliğini sorgular ya insan, bu aralar bana çok oluyor. Geceleri neredeyse uyumuyorum. Başka bir ülkede başka şartlarla doğmuş ve büyümüş olsaydım ne kadar farklı bir insan olurdum? Aynı şeyleri sorguluyor olur muydum? İyi insan kavramı göreceli biliyorum, her insan kendi çevresinde iyi diye nitelendirdiği bir gruba sahiptir (En azından öyle umut ediyorum.), hepsi mi inciniyor? Öyleyse sosyal medyada nasıl bu kadar mutlu ve hayatından memnun insan olabiliyor? soru hep aynı yere geliyor; mutlu olmak seçilebilinir bir şey mi? Sahte mutluluklar, esas üzüntülerden daha iyi mi?

***

Köye tapu kadastro gelmiş. Gelmez olaymış. Memlekette ne kadar insan varsa birbirine girmiş durumda. Dağ olmaya terk edilmiş dikenlerin insan boyuna ulaştığı yerler şimdi en yakın insanları, akrabaları, arkadaşları, dostları birbirine düşürdü. Bizim evde de yaklaşık bir aydır tek muhabbet bu. Annem kendi payına düşen hissesini istiyor. Hak da veriyorum çünkü annanem o ev yapılsın diye sırtında taş taşımış. Kadınların hissedar olarak görülmemesi de zaten saçmalık. Sadece ikizimi kızdırmak için güzel bir şey o kadar. Annemim yiğeni hem arsaları hem de evi kendi üstüne yapmış. Hadi anladık arsaları yaptın da annemin ve diğer dört kardeşin doğup büyüdüğü bir evi nasıl kendi üstüne yaparsın hiç mi vicdanın yok? Mahkeme yolları taştan. İşin içine para, arsa, mal mülk girdi mi insanoğlu en yakın olduğu insanları, süregelen ananeleri bile görmez oluyor. Lahitlerin içine koyulan altınların bir sonraki hayatta işe yaramadığını anladıklarında çok geç olmuş olacak.

***

Bilim-kurgu hayranı olduğumu bilmeyen yoktur herhalde. Bilim-kurgu ise hem dizi sektöründe hem de sinema sektöründe çok nadiren boy gösterir. İşte bu yoklukta Defiance diye yeni bir dizi başlamış. Uzaylılar dünyaya işgale geliyor, sonra yıllar sonra barış yapılıyor. Birçok uzaylı türü dünyada yaşamaya devam ederkenki kısımdan başlıyor dizi. Güzel kadınlar, kafası yamuk uzaylılar (Uzaylılar bir gün işgale gelirse sırf "bizim kafamız yamuk değil" diye alınganlık yaptıklarından olacak.), içten pazarlıklı dünyalılar, mekanik savaş orduları, post-apokaliptik dünya manzaraları, vurulduğunda pat diye yere düşen örümceğimsi yaratıklar, bu türden ne kadar klişe varsa var içinde işte. Bir şans vermeye değer, birkaç bölüm takip edeceğim siz de edin.

***

1,5 ay sonra dayı oluyorum. Nil Duru'nun dayısı olacağım. İsmi ilk başta içime sinmedi ama dedeler, nineler bir şey demeyince öyle bir isme karar kılmışlar. Bana sorduklarında illa iki isim olacak diye ısrar edince "hamsili ekmek" koyun demiştim. İki isme karşıyım, okula ve evde farklı isimlerle çağrılan çok kişi gördüm. Gerek yoktu. Neyse sağlıklı olsun yeter. Bir sonraki yazımda belki bir fotoğrafımızı paylaşırım, maşallah demeyi unutmayın.

***

Kendinize iyi bakın, mevsime aldanmayın, iyiliğe tutunmaktan vazgeçmeyin. SEE YA!

13 yorum:

çitlembik dedi ki...

Yazini gorunce "kardesin evlendi mi" diye yoeum birakmayi planlamisken dayi oluyorumu okuyunca cok sevindim adina. Dayi olmak cok guzeldir bence. Keske ben de dayi olabilseydim. Cok super bi dayi olurdum bence. Nil de duru da cok guzel isimler. Kiz dayisi olmak cok daha guzel. Cok sanslisin :) ohm asosyallige gelince ben de oyleyim. Ve gayet mutluyum. Iyi ki diziler var. Ah bi de sezon finali yapmasalar :) hangi dizileri izliyosun paylasimda bulunalim boylece blog etkilesimine girmis olalim :)) ozlemisim eskilerden birilerine rastlamayi o la la.

özcan dedi ki...

Teyze olmak da güzeldir herhalde ^^

Ben de kız dayısı olmak istiyordum çoğunluğun aksine, öyle oldu. En azından asosyalliğimizi kabullenmiş mutlu insanlarız. İyi mi bilmiyorum ama kötü değil en azından. Sezon finali nasıl olacak diye beklemenin de ayrı bir havası var ama, hem yazın da yazlık diziler çıkıyor. Dizidekilerin sosyal hayatı var galiba, yazın tatil filan yapıyorlar =) Zevklerimiz uyuşur mu bilmiyorum ama ben Psych, Supernatural, Game of Thrones, Big Bang Theory, Once Upon a Time, Person of İnterest, Hell on Wheels'i izliyormuşum. Bu kadar olduğunu fark etmemiştim. Ben eski sayılmam, şunun şurasında kaç sene oldu ki. Ama özlüyor insan yine de.

Melike dedi ki...

yeğeninin iki ismi de çok güzel :) iki isme hiç karşı olmayan biri olarak çok sevdim isimlerini :)

yıllar boyunca hem sosyal hem de asosyal olmakla "suçlanmış" biri olarak bu duruma ne desem bilemiyorum. :) sosyal hayat suçlanılacak ya da başka büyük anlamlara gelecek bir şey değil. bazen öyledir bazen böyledir işte.

bu duygularını ve bu düşüncelerini böyle yazabilmen çok güzel bir şey aslında. mesela kendi blog sayfamın yabancısı oldum ben. dilediğimi yazamıyorum artık. o kısıtlılıktan arada keyifli şeyler süzülürse süzülüyor, arada olan gamlı şeyler ancak içimdekilerin bir kısmı.

nasılsınız sorusuna cevabım gibi oldu :) biraz öyle, biraz da değil.

geçen gün arkadaşım 'çok iyi niyetlisin yapılan eylemleri görmüyorsun, art niyeti fark edemiyorsun' dedi. aslında fark ettiğimi söyledim. tamam belki çok kurnaz birisi olamayabilirim ama fark ediyorum ve görmezden geliyorum. kendimi bile ikna ediyorum. yine de yelkenleri suya indirmememe sebep olan bir illüzyonu yaşıyorum. dedim ki, "bahsettiğin iyi niyetli olmasam, her şeyi fark etsem pek fazla insana tahammül edemezdim ama şimdi daha mutluyum". hiç öyle filmlerdeki gibi bir diyalog değil biliyorum ama sonuçta öyleydi diyalog. iyi yanları ve kötü yanları olan insanlar, az çok biliyoruz kimin hangi konularda sıkıntılı olduğunu. ona göre emanet ediyor, ona göre bekliyoruz. işte bazen yanılıyoruz. mesela ben pek zarar vermemişimdir kimseye amma vefa konusunda problemlerim var :( iyi insanlar, incinenler, incitenler, dışarıya yansıyanlar bağlamında toparlayacaktım, toparlayamadım. geçen gün aria ve aycell birleşti avea oldu ama biz bunu ince söylüyoruz aveâ gibi, aslında avea (kalın bir a sesi, evet) diye kafasını yoran biriyim neticede, fasulyeden sayılırım.

aralık'ta kıyamet kopsaydı üzülmeyecek haldeydim. nisan'dayız, aralık'ta keşke kıyamet kopsaydı diyorum. insan bu ruh halindeyken o kadaaaar kolay gülüyor ki, o kadar kolay eğleniyor ki, bir adım sonra da ağlayabiliyor işte.

özcan'ın blog sayfasını işgal ettim. özcan, arada iletiş benimle ya. bayram, yılbaşı, doğum günü olmasın sırf. ben vefasızlığı kaptım neticede. bahane bulamazsın. :)

özcan dedi ki...

Bilmiyorum sosyal olmanın bir derecenlendirmesi var mı ama birilerine göre ya sosyal oluyorsun ya da olmuyorsun. Her iki türlü "suçlayan" da kendini referans alarak söylemiştir. Bayağı subjektif yorumlar yani. Şartlar zorlamıyor da kendi tercihlerimizse ikisi de iyi olabilir. Olmaya da bilir =)

Bir ara kime ne benim hayatımdan diye düşünerek epeyce süre ara vermiştim yazmaya. Ama yazmak da güzel bir yemeği keşfetmek gibi, bir kere tadını aldın mı her acıktığında aklına geliyor. Sonuçta kimseden gizli bir şeyler yaşamıyorum. Buraya yazdığımı okuyan insanların da beni az çok tanıdığını düşündüğümden yazmamak için engel kalmıyor(Eeee tabi ailemden gizli tutuyorum yine de söylemeden edemeyeceğim.). Bazı şeyler paylaşılmamalı gibi, bazılarını paylaşmak çok kolay geliyor, bazıları ise paylaşıldığında sindirilmesi daha kolay oluyor. Belki de yazdıklarım için beni sürekli yargılayan kişiler değil de genellikle destek olup blogumu "işgal eden" kişilerin varlığı da düşüncelerimi ve duygularımı paylaşmamda etkili oluyordur. Sonuçta yazdığım her kelimenin altında bir şey aranmıyor. Zamanı gelince yazarsın Melike, belki gizliden depoluyorsundur da zamanı gelince paylaşırsın. Geçmişte örneklerini gördüğüme yemin edebilirim.

İyi niyetli olduğunu biliyorum. Kötü niyeti görecek kadar zeki olduğunu da biliyorum. Ama hata da biz insanlar için. Hangimiz yapmıyor ki. Sırf avea problemine kafa yormamak için turkcell kullanıyorum ben zaten ^^

Ölümü hep gidenler için iyi, geride kalanlar için üzücü olarak düşündüm. Kıyamet ile birlikte herkesin geride üzülecek biri bırakmadan gidecek olması düşüncesi aslında kötü gelmiyor. ama bütün bu din işlerinde mantığıma en ters gelen şeyin de "kıyamet" kavramı olduğunu söyleyebilirim. Ben mantıklı bir açıklama bulana kadar da kopmasın bi zahmet. Çok üzgünken gülme eşiğinin çok düştüğünü biliyorum. Zaten mutluluk = gülmek değil ki. Mutluluğun onca bileşeninden biri sadece gülmek. En önemlisi de huzur bence. Belki güven.

Ohooo vefasızlığın kitabını yazdım ben ne diyorsun! Ummm listeye resmi bayramları da mı alsam =) Melike, bazen iletişmek istesem de o anda çok üzgün veya yorgun olduğunu düşünüyorum ve vazgeçiyorum. Üzüntünü paylaşmamak için değil ama hani insan bazen yalnız kalmalıdır ya bazen de yalnız bırakılmalıdır ki kendi kararlarının sentezini doğru yapsın. Yoksa ben hep iletişirim seninle, ne çabuk unuttun sözlükten ve facebook'tan kafanı şişirdiğim günleri =)

Melike dedi ki...

kendi tercihlerimizin sonucundan memnunsak iyidir, değilsek de değildir :P

motivasyon kaynağına göre sen daha çoook yazarsın :) motivasyonsuzluk kaynağıma göre ben daha çok yazamam. bir süre için en azından :)

viral reklam mı oldu şimdi bu? :) turkcell virali :)

kıyamet mantığı olmazsa insan adalete inanamaz. çünkü gözümüzün önünde kötüler ceza bulmadan ölüyor. iyiler gün yüzü görmeden ölüyor. toplu bir hesaplaşma olacak ki hıncımızı kenara koyabilelim, insanları affedebilelim (bu düşünceyle affetmek daha kolay sanırım)benim zihnimde böyle bir yerde kıyamet. seni etkileyebildim mi bilemem ama hala aynı kanıdayım. belki sonra pişman olurum bu düşüncelerimden, umarım olurum :)

23 nisan'ımı kutlamadın :( oysaki kutlayanlar da vardı yani :((
o kadar depresif bir hava mı veriyorum? tamam birazcık zor bir dönemdeyim. epeydir zor dönemlerdeyim. tamam hep yorgunum... uff, sana hak verdim. kendimle selamlaşmam bile ben artık ya :((
kafa şişirmek değildi o.

özcan dedi ki...

Turkcell'i niye kullanıyorum ben bile bilmiyorum. Aldıydım sonra ne değiştirme gereği duydum ne de başka birine tavsiye ederim. Sevgilisine günde bin tane mesaj atan biri olsaydım şimdiye 3 hattım olurdu ne güzel TT

Motivasyonum iyi ama şöyle bir sorun var ki aklıma geldiğinde yazmıyorum her şeyi. Bir yerde bir şey okuyorum, aa bunla ilgili bir şeyler yazacaktım ben diyorum öyle yazıyorum. Katalizör gerekli bana.

Adalete bundan inanmıyorum demek ki. Adalet sıcağı sıcağını sağlandığında hak yeri bulur. Bence. Diyanet gerekli çalışmaları yapıyordur. olmadı CERN yapar açıklamayı zaten :/

Başında TC olmayan bayramları saymıyorum ben :P Eee soru cümlesiydi ki o. Cevabını dün vermiş olsaydın ne güzel kutlayacaktım. TÜM SUÇ SENİN =)

Bana hak verme, dinç ve mutlu ol. Sonra ben haklı olurum nasılsa.

Adsız dedi ki...

İyiliğe tutunmaktan ve senin yazılarını okumaktan hiç vazgeçmedik tabii ki Özcan. :)

Bilimkurgudan hiç vazgeçilmez, hep olsun diyelim. Haydi sağlıcakla kal ve hep iyi ol.

Adsız dedi ki...

Bir de kitap tavsiyesi yapmak isterim. Diğer iletide unutmuşum. Kemal Sayar'ın Biraz Yağmur Kimseyi İncitmez kitabı çok güzel bir kitaptır, tavsiyemdir. Yani biraz hüzün, biraz mutsuzluk iyidir diyor Kemal Hoca. Sahte mutluluklardansa biraz hüzün bazen iyi gelebilir insana...

özcan dedi ki...

Teşekkür ederim ^^

Aaaa sen söylüyorsan kesin güzel kitaptır, bu sıralar pek okuyamıyorum ama mutlaka okuyacağım.

Adsız dedi ki...

Artık yeni bir yazı yazmanın zamanı gelmedi mi ki ??

özcan dedi ki...

Herkes tatilde, her gün birkaç tane reklam amaçlı tatil reklamı mesaj ile telefonuma geliyor ve ben çok yoğunum. Şimdi kafayı yiyeceğim TT

Adsız dedi ki...

Özcan doğum günün kutlu olsun, nice mutlu senelere...

özcan dedi ki...

Teşekkür ederim =)

Yorum Gönder

 
Okuduklarınız tamamen benim yazdıklarımdır.
Okuduklarınız tamamen size kalmıştır.
yine beklerim.