1.10.10

Doğum Günü Pastası - Mektup

29 Eylül günü çok sevdiğim birinin, Satı'nın doğum günüydü. Kendisi daha önce benim doğum günümde çok özel bir mektup yazmıştı. Hala canım sıkıldıkça okuyorum, öyle güzel bir mektuptu. O mektubun bir kısmını paylaşmıştım. Bu sefer kendi yazdığım mektubun bir parçasını, Satı'nın da onayını alarak yine paylaşmak istedim. Sağolsun ben yine kırmadı, kararı bana bıraktı.

...

Seninle yaklasik alti ay önce Twitter'da tanistikile başlıyor mektubunun ikinci cümlesi. Şimdi 8 aydan fazla oldu. Bana sorsalar arkadaşlığımızın üzerinden yıllar geçmiş derim. Çoğu şeyi olduğundan az gösteren şu tarihler yok mu!.. Bu 8 ayda günlerin toplamından çok daha fazlasını kat ettik. Kimi zaman güldük, kimi zaman birbirimizin dertlerini dinledik(tamam itiraf ediyorum, ben daha fazla dert paylaştım.), kimi zaman çatır çatır tartıştık, bazen de ortak bir hayal dünyasında yaşadık... Bunların hepsi toplanınca 8 aydan çok daha fazlası ediyor, inan.

Demiştin ki mesafeli davranmıştın diye. İtiraf ediyorum; uzunca bir süre öyle davrandım. Her insan gibi ben de önyargılara sahibim. Ama zaman geçtikçe ne kadar yanıldığımı anladım. İlk izlenimlere asla güvenmemek gerektiğini, aslında ne kadar güzel bir insan olduğunu anladım. O kaba ve acımasız gibi görünen kişiliğinin altında çok az insanda olabilecek şefkati ve sevgiyi gördüm. Ama en önemlisi de ben sende kendi eksiklerimi gördüm! Beni tamamlayan, kötü veya eksik yaptığım her şeyi bütünleyen bir kişiyi gördüm. Her insanın görmesi gereken bir insanı gördüm. Her insanın görmesi gereken ama çok az ve şanslı insanın sahip olabileceği bir arkadaşı gördüm.

Sorularıma yazdığın her cevapta –terslediklerinde bile- aslında bana anlamam gereken şeyleri gösterdiğini fark ettim. Bazı cevaplarına oturup dakikalarca düşünmüşlüğüm bile oldu. Ufkumu genişlettin, hatalarımı gösterdin. İşte bu yüzden kutladığım ilk doğum gününde, senin benim için yaptıklarını senin için yapabilecek biriyle karşılaşmanı dileyeceğim. Sana ufacık bile bir faydam olmadan benim için yaptıkların zaten nasıl bir insan olduğunun kanıtı. Çok çok güzel insanlarla karşılaşmayı fazlasıyla hak ediyorsun. Tek başına mutlu olmayı çok iyi başarıyorsun zaten ama benim dileğim bu mutluluğunu çoğunluk içinde sürdürebilmen. Biliyoruz ki, insanlar üzer. Ne zaman kalabalık ile de mutlu oluruz, kendimiz için o zaman bir şey başarmış oluruz. Bu benim düşüncem. İnsanın kendi kendine mutlu olması sadece bir yanılsama, biraz da yansıma.

“Bazen rakamlardan/sayilardan bunaldigini da söylesen, onlarsiz yapamayacagini düsünüyorum...” demiştin. E haliyle çok haklıydın ama eksik söylemiştin. Benim, bazen bunaltsalar da onlarsız yapamayacağım insanlar da var. Belki sayıları pek fazla değil ama sen kesinlikle bunun içindesin. O yüzden bu kutlama mektubunun son mektup olmayacağını biliyorum. Arkadaşlığımız uzunca sürecek, yıllarca doğum gününü kutlayacağım. Ahh bir de aradaki mesafe olmasaydı… Başlangıçta davranış şeklim olan “mesafeli” şu an kesinlikle yok belki ama kilometreler hala çok büyük engel. Ama ama bir gün buluşacağız biliyorum! Kahve içeceğiz, dertleşeceğiz, konuşacağız, dinleyeceğiz, hatta belki sallanırız bile =) Geçen gün de dediğim gibi “elbet bir gün buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak…”

Yine aklıma geldi mesela. Yazdıkça anılar canlanıyor, yazdıkça yazasım geliyor. Yine çok moralsiz olduğum ve bir sürü soru işaretinin arasında boğulduğum bir zamanda beni dinlemek için (evet, ben istedim diye) msn’e gelmiştin. Ben yine bütün umutsuzluğumla ve her insanı çıldırtacak karamsarlığımla dertlerimi anlatıyordum. Demiştin ki “seni terk eden, seni üzen biri için niye üzülüyorsun?”. Bunun üstüne o zaman çok düşünmüştüm ve hayatımın geri kalanını etkileyecek kararları almıştım. Şimdi bakıyorum o günden bu güne de ne kadar haklı çıktın! Şu anda çok daha az mutsuz biriyim. Yine aynı gün sonunda seni de çıldırtmıştım(evet, çıldırtamayacağım insan olmasa gerek bu hayatta :/) ve sonunda “ne halin varsa gör” demiştin. O gün, o lafa dahi kızamamış, sana gücenmemiştim. Ne halim varsa görmeyi hak ediyordum o karamsar ve kararsız halimle. Ahh bir de dediğin gibi kendimle arkadaş olup daha mutlu olmayı başarabilsem… ahh… Mutsuzluktan hissizliğe çıkmak genellikle çok kolay ve dediğin gibi bu yoldaki ilk şart insanın kendisiyle iyi anlaşıp arkadaş olması; ama hissizlikten mutlu olmaya doğru yol almak için bir sürü dış etkenin de bir araya gelmesi gerekiyor sanırım. Bir gün bunu da çözeceğim, umarım çok geç olmaz… Belki bunu da sen anlatırsın bana, belli mi olur?!

... 

İyi ki varsın Satı.

3 yorum:

Jale_K dedi ki...

tekrar belirtmeden edemiycem, gercekten cok güzel yazmissin:) ellerine saglik! yüregine de saglik. iyi ki varsin!

Uniamo dedi ki...

Yazdıklarını beğenmek de istiyorum (yorum dışında) =/ Bu yazıyı, çok beğendim. ^.^

özcan dedi ki...

teşekkür ederim =)
facebook gibi like düğmesi eklemek istememiştim ama bundan sonra belki eklerim, aklımda olacak.

Yorum Gönder

 
Okuduklarınız tamamen benim yazdıklarımdır.
Okuduklarınız tamamen size kalmıştır.
yine beklerim.