Babam, halam ve amcam arasında geçiyor ve ben ağzım açık dinliyorum;
Hani çok da lazım olmayan birisi aranacak,
babam: Ben ararım tamam.
halam: Seninki turkcell, vodafone çok yazar. Ben ararım.
amcam: Seninki her yöne bedava mıydı?
Şu yaşımdayım, hala hangi operatörde hangi kampanya var bilmem. Turkcell'i ben zengin ediyorum galiba :/
halam: Değil ama vodafone'dan vodafone az tutuyor.
Kanlarında var; hani eski toprak, kıtlığı, yokluğu görmüş derler ya, cidden böyle bir güç var. Çevremde böyle düşünen üç arkadaşım olsaydı, şimdiye Turkcell batmıştı. Belki de batmamıştı. Yaşamadan bilemeyiz.
skip to main |
skip to sidebar
Fazla popüler olmasından mütevellit çok isteye isteye izlemediğim bir film oldu. İzledikten sonra bu filmin 4 adet Oscar almış olmasına çok şaşırdım. Bu yıl içinde en az 10 tane bundan daha güzel film izlemişimdir. "Ya çok güzeldi!" diyenler bir de Everlasting Moments'ı izlesin. Konu olarak farklı olsa da çekim şekli ve filmin ilerleyişi bakımından birbirine çok benzer filmler. Everlasting Moments bundan, abartısız, daha iyi. Hayır Oscar kazanmasını gerektirecek "ırkçı gönderme" veya "yahudi soykırımı" sahneleri ha geldi gelecek derken film bitti. Birkaç Nazi ve Führer sahnesi bile Oscar'ı almasına yetmiş olmalı. Diyeceğim ki 1930'lu yılları çok iyi yansıtmışlar, hayır efenim fonda sisten başka bir şey gözükmüyor! O da yok. İngilizler, Fransızlar Krallarını ve Kralcılığı çok severler ondandır, başka açıklama getiremiyorum. Neticede Cumhurbaşkanı'nın tivit yazmasını gerektirecek kadar mühim bir film beklerken sıradan bir film izledim. Filmin en güzel yanı, aşkı için krallıktan vazgeçecek kadar salak ingilizlerin de olduğunu görmekti.
http://www.divshare.com/download/13873292-942
80'lerin müziklerini sevdiğimi artık hepiniz biliyorsunuz, tekrar tekrar yazmayacağım. Bunların başında ise Whitesnake gelir. Şarkılarındaki düşmeyen tempo ve sözlerinde işlenmiş incelikler yüzünden bu grubu, benim standartlarıma göre yüksek sesli müzikler yapsalar da çok severim. Geçenlerde "old school" filmini tekrar izlerken daha önce nasıl fark etmediğimi anlamadığım bir şekilde, filmin orijinal şarkısının bu şarkı olduğunu gördüm. filmin en dramatik yerinde ve filmin sonunda olmak üzere üstelik iki kere çalıyor. the big lebowski ile the hangover'dan sonra en komik filmler sıralamasında üçüncü sırada yer alan bu film, sadece bu şarkıla da kalmayıp tüm zamanların en iyi soundtrack albümlerinden birini sunuyor. tam bir film ve şarkı ziyafeti, izleyin işte tekrar tekrar.
"i don't know where i'm going
but, i sure know where i've been
hanging on the promises
in the songs of yesterday"
kısmıyla zaten nasıl bir şarkı olduğunu anlamak zor değil.
yıldızların altında
Ben
- özcan
- Çoğu erkek çocuk gibi astronot olmak için yola çıkıp, soluğu ekmeğinin peşinde alan halktan biri. Bilimin ucundan kıyısından tutunmaya çalışırım bazen de.
"niye?"
Bir anlık heves ile açtım burayı. Sırtımda yük olduğunu düşündüğüm an kapatabilirim, o yüzden bir gün ansızın açılmazsa korkmayın. Ya ben kapatmışımdır ya da adam akıllı yasaklanmıştır site. Ben sürekli yazarım, arada da yayınlarım. Okursanız mutlu olurum, yorum yazarsanız belki daha mutlu olurum.
film köşesi
The King's Speech
Fazla popüler olmasından mütevellit çok isteye isteye izlemediğim bir film oldu. İzledikten sonra bu filmin 4 adet Oscar almış olmasına çok şaşırdım. Bu yıl içinde en az 10 tane bundan daha güzel film izlemişimdir. "Ya çok güzeldi!" diyenler bir de Everlasting Moments'ı izlesin. Konu olarak farklı olsa da çekim şekli ve filmin ilerleyişi bakımından birbirine çok benzer filmler. Everlasting Moments bundan, abartısız, daha iyi. Hayır Oscar kazanmasını gerektirecek "ırkçı gönderme" veya "yahudi soykırımı" sahneleri ha geldi gelecek derken film bitti. Birkaç Nazi ve Führer sahnesi bile Oscar'ı almasına yetmiş olmalı. Diyeceğim ki 1930'lu yılları çok iyi yansıtmışlar, hayır efenim fonda sisten başka bir şey gözükmüyor! O da yok. İngilizler, Fransızlar Krallarını ve Kralcılığı çok severler ondandır, başka açıklama getiremiyorum. Neticede Cumhurbaşkanı'nın tivit yazmasını gerektirecek kadar mühim bir film beklerken sıradan bir film izledim. Filmin en güzel yanı, aşkı için krallıktan vazgeçecek kadar salak ingilizlerin de olduğunu görmekti.
müzik köşesi
Whitesnake - Here i go again
80'lerin müziklerini sevdiğimi artık hepiniz biliyorsunuz, tekrar tekrar yazmayacağım. Bunların başında ise Whitesnake gelir. Şarkılarındaki düşmeyen tempo ve sözlerinde işlenmiş incelikler yüzünden bu grubu, benim standartlarıma göre yüksek sesli müzikler yapsalar da çok severim. Geçenlerde "old school" filmini tekrar izlerken daha önce nasıl fark etmediğimi anlamadığım bir şekilde, filmin orijinal şarkısının bu şarkı olduğunu gördüm. filmin en dramatik yerinde ve filmin sonunda olmak üzere üstelik iki kere çalıyor. the big lebowski ile the hangover'dan sonra en komik filmler sıralamasında üçüncü sırada yer alan bu film, sadece bu şarkıla da kalmayıp tüm zamanların en iyi soundtrack albümlerinden birini sunuyor. tam bir film ve şarkı ziyafeti, izleyin işte tekrar tekrar.
"i don't know where i'm going
but, i sure know where i've been
hanging on the promises
in the songs of yesterday"
kısmıyla zaten nasıl bir şarkı olduğunu anlamak zor değil.
kitap köşesi
Edgar Allan Poe - Bütün Öyküleri I
Edgar Allan Poe hep okumak istediğim/isteyeceğim bir yazar. Yaklaşık 40 yıllık yaşamında, 200 yıla sığmayacak kadar çok şeyi yazmış. Hayalgücü'ne de hep tapmışımdır zaten. İşte Dost Kitabevi'nden çıkan bu kitap, bir üçlemenin ilk ayağı. 400 sayfaya yakın kalınlığa ise 27 adet kısa hikaye sıkıştırılmış. Hepsi birbirinden güzel olan bu hikayelerin Türkçe çevirilerini de kendi çapımda çok başarılı buldum. Daha ilk sayfada karşıma çıkan ve beni neyin beklediği konusunda ipuçlarını veren güzel bir alıntıyı paylaşmak istiyorum.
"ne demeure qu'une seul fois dans un corps sensible. ainsi un cheval, un chien, un homme meme, n'est que la ressemlance illussoire de ces etres"("Ruh bir bedende ancak bir defa bulunur. Bu yüzden bir at, bir köpek ve hatta bir insan bu varlıklara yanıltıcı bir benzerlikten başka bir şey değildir")
Etiketler
hayat
(11)
ben
(9)
mutluluk
(4)
özcan
(4)
anı
(3)
ayrılık
(3)
doğum günü
(3)
film
(3)
Stephen Hawking
(2)
afiş
(2)
blogger
(2)
hayal
(2)
huzur
(2)
mektup
(2)
müşteri hizmetleri
(2)
umut
(2)
uyku
(2)
uykusuzluk
(2)
çocuk olmak
(2)
2010 dünya basketbol şampiyonası
(1)
73
(1)
Satı
(1)
The Rose
(1)
arkadaş
(1)
ağlamak
(1)
aşk
(1)
baba
(1)
back to the future
(1)
beytepe
(1)
bilardo
(1)
bilgisayar
(1)
breathe me
(1)
bull rider
(1)
carpe diem
(1)
chris rea
(1)
clint mansell
(1)
ego
(1)
ekşi sözlük
(1)
emrah serbes
(1)
erkan yolaç
(1)
erken kaybedenler
(1)
eskişehir
(1)
evren
(1)
eğriova
(1)
fizik
(1)
fukuşima
(1)
futbol
(1)
galatasaray
(1)
göksel
(1)
gülümseme
(1)
güney
(1)
hak
(1)
hastalık
(1)
hatun kaldırmak
(1)
hukuk
(1)
incesaz
(1)
insanlık
(1)
it's about time
(1)
itiraf
(1)
kadın
(1)
kadınları anlamak
(1)
kamp
(1)
karadelik
(1)
karamsarlık
(1)
karaşar
(1)
kontroll
(1)
kukla
(1)
loreena mckennitt
(1)
mangal
(1)
martı
(1)
melek
(1)
melike
(1)
memories of murder
(1)
merak
(1)
muhtar
(1)
murat menteş
(1)
mühendis
(1)
müzik
(1)
nocturne
(1)
norah jones
(1)
normal
(1)
nükleer enerji
(1)
para
(1)
paradoks
(1)
piyano
(1)
poster
(1)
power snooker
(1)
ruh
(1)
rüzgar
(1)
salinui chueok
(1)
sansür
(1)
secret garden
(1)
sevgi
(1)
sevmek
(1)
sia
(1)
sinirlenmek
(1)
snooker
(1)
tatil
(1)
telefon
(1)
ten minutes
(1)
the fountain
(1)
the misfortunates
(1)
together we will live together
(1)
ttnet
(1)
tyler durden
(1)
türkiye A milli basketbol takımı
(1)
vicdan
(1)
yalan
(1)
yalnızlık
(1)
yine beklerim
(1)
yılbaşı
(1)
zaman
(1)
zaman yolculuğu
(1)
zeka
(1)
çocuk
(1)
çukurören
(1)
özdemir asaf
(1)
özlem
(1)
şeytan
(1)
6 yorum:
bizimkilerde de büyük olan arar küçük olan açar mantığı vardır. yani yazacaksa büyüğe yazsın klgjfldj
gerçi artık sen bilmiyorsan o senin rahatlığınla alakalı biraz da özcan :) mesela baktım olmayacak hattımı tarifemi değiştirdim ben. artık öyle hesap yapmamızı gerektiren şeyler kalmadı neredeyse operatör kampanyaları sayesinde :) bu arada esnaf tarifesi diye bişi var süper klgjdfljg esnafa tabii :/
Tukcell'i hep beraber zengin ediyoruz valla :( Eski toprak işini biliyor. Biz yeni kuşak, onlar kadar haberdar değliz maalesef :( Bu arada, Özcan, durum hikâyecisi yapalım seni :) Yine küçük bir kesitten, gülümseten küçük bir yazı yazmışsın.Devamı gelmeli, sağlıcakla kal...
Not : Tüm yazdıklarına olamasa da çoğuna yazacağım bir şeyler illa ki :)))
Durum hikayecisi güzel bir şeye benziyor, tamam olayım (= Sitemin ismini mi değiştirsem? "her zaman beklerim" yapayım :P
Benim rahatımı bozacak bir şey lazım o zaman asdlkj Yeni hattından "Ben Melike" diyen sen miydin yoksa =)) Kullanamıyor musun yoksa kullanmak mı istemiyorsun bilmiyorum ama asker tarifesi gibi bir şey de vardı. O da çok hesaplıydı :/
Hehehe güzelmiş :)) Ben zaten ilk yazından itibaren tüm yazılarını okudum.Sen yine beklersin, ben de yine gelirim, gelir okurum :)))Seni durum hikayecisi olarak göreceğiz inşallah. Poe okumaya devam! :)))
benim olduğunu anlamama ihtimalini düşünmek istemiyorum :) hala eski hattımı kullanıyorum da öbür hattım da var. ikisi de yılların hattı kıyamıyorum birini kapattırmaya lfkjsdkfj psikoloğumla görüşmeliyim :(
kamu hattına geçtim. asker hattını falan bilmiyorum :)
Yorum Gönder