Bildiğiniz üzere planladığım gibi olmayan bir haftalık tatildeydim. Aslında buna tatil de dememek lazım, sıradanlığa bir haftalık ara demek daha doğru olacaktır. Çok istememe rağmen gerçekleşmeyen şeyleri yine yoğunca yaşadığım bir dönemde aslında iyi geldi bu ara. Zaten ne zaman bir şeyi çok istesem olmuyor. Hayatımdaki en büyük belit bu, dolayısıyla, artık pes ettim. Neyse, bu iyi geldiğini söylediğim dinlencede aslında çok şey yapmadım. Kitap okudum, sessizliği dinledim, geç yatıp erken kalkıp günlerimi uzattım –gün belki göreceli değil, hep 24 saat, ama kaçını dolu dolu yaşadığımız çok göreceli-, birkaç hafta yetecek kadar enerji ve moral depoladım, en çok da düşündüm. Çok düşündüm çünkü bir süredir bunu sağlıklı yapmadığımı anladım. Kararlar aldım; ilginç olansa bu kararlar zaten önceden alınmış kararlardı ama hak verirsiniz ki, kararlar da bir tabak spagetti gibi karman çorman olduğunda bir şey anlam ifade etmiyor. Kararların ve fikirlerin anlam kazanması için bu kaostan tek tek çekilip çıkarılması gerekiyor(muş). Ne kadar bu kararlarımın arkasında dururum ben de en fazla sizin kadar biliyorum. Hayatın ne zaman ve ne sürpriz yapacağı belli olmuyor sonuçta. Belli olan tek şey genellikle kötü sürprizler hazırlaması. Garip olan ise bunu her seferinde bize yedirmesi. Kader dedikleri de bu olsa gerek; kötü sürprizlerin, iyilere göre mislice fazla olması yetmiyormuş gibi, sizi hazırlıksız yakalaması.
Dönüş günümün de doğum günüme denk gelmesi minyatür bir tesadüf oldu sanırım. Doğum günüm ile ilgili şeyleri de yarın da bittikten sonra yazarım artık.
0 yorum:
Yorum Gönder