27.12.10

Yılbaşının Anımsattıkları

Yalnızlığın etrafınızdaki insan sayısıyla alakalı olmadığını, bir hissiyat olduğunu en iyi özetleyen bir örneği anlatacağım. Ailemden uzak sadece bir adet yılbaşı kutladım. Aslında bunun adına kutlamak da denmez. O kış askerdeydim. Üstelik şakaymış gibi gece 12-01 nöbeti benimdi. Koğuş nöbeti tutuyordum. 49 adet mühendisinden avukatına okumuş adamın botunu bekliyordum. Hastaydım. Hatta hiç o kadar hasta olduğumu hatırlamıyorum. Hakkını yemeyeyim bazı arkadaşlar takas teklif etmişlerdi ama biraz da ben kaşındım. Yasak olmasına rağmen sandalyeyi camın kenarına çektim ve manzaraya baktım. Her gün mıntıka yapılan birkaç yol, arazi ve büyük ışıklarla aydınlatılmış bir kıpkırmızı tepe, ne manzara ama! Normalde nöbetin bitmesine 5 dakika kala filan bir sonraki nöbetçiyi uyandırırsın ama ben öyle yapmadım. Bir saat daha nöbet tuttum. Oturduğum yerde, sıcak bir koridorda nöbet tutmamın etkisi var mıdır bilmem ama 1 milyon kişiyle yılbaşını kutlamaktansa 100 yıl ailemle yılbaşı kutlamayı tercih edeceğimi düşünüyordum. Acaba bu yılbaşı ne yaptılar sorusunu sorup durdum kendime. Cevapları buldum. Halbuki her sene aynı şeyler yapılıyordu ama hatırlamak da iyi geliyordu. O gece uyanık olarak onlarlaydım, nasıl bazı günler uyurken onunla oluyorsam.

***

Yılbaşında eğlenmeyi başaran insanları hiç anlamıyorum. Hadi içip eğlenenleri bir yere kadar yine anlıyorum diyeyim. Yılbaşında deliler gibi hiç eğlenmedim. Gayet aklı başımda şekilde eğlendim hep. Neler yaptım şimdiye dek düşünüyordum geçen ve canımı acıtacak gerçeklerle yüzleştim. Ben ne zaman yılbaşı gecesi tombala oynamayı bırakmıştım? Ne çabuk büyümüşüm. Ne kadar büyümüşüm. Ne kadar uzun süredir eğlenmeyi tercih etmiyormuşum. Burada eğlence anlayışımın da tombala ile sınırlı olması ise aslında hayatı hiçbir zaman tozbempe görmediği mi gösteriyordu acaba? Bir keresinde komşularla ortak kutlamıştık. Ben o zaman çocuktum henüz. Sofrada içkiyi görünce çok şaşırmıştım. Çocuğum işte sanıyorum ki içkiyi hep dertli insanlar içer. Halbuki dertsiz insanlar içmeli sanırım bu zıkkımı sadece. Büyüyünce anladım, bazen eğlenmek için ya çocuk olmalısın ya da çocukların akıl erdiremediği şeyleri yapmalısın.

***

Yeni yıl, yeni umutlar filan anlamına gelir. İnsanlar her yıl kutladıkları bir şey için her yıl aynı dileklerde bulunuyorlar; "önümüzdeki yıl bu yıldan daha iyi olsun". Hiç düşündünüz mü cidden böyle bir şey olsaydı milyon yaşındaki dünyada yaşanılan hayat böyle olur muydu? Bu işe yaramıyor çok belli. Dilemekten zarar gelmez diyeceğim ama dileklerimiz olmayınca da üzülüyoruz. Zaten ben bu yeni yıl terimini sevmiyorum. Bana sorsanız birkaç yıldır aynı yıl devam ediyor derim. Ne bir dilek diliyorum, ne de yeni yıldan bir beklentim oluyor. Bu uzatılmış bir yıl ne zaman bitecek diye düşünüyorum daha çok. Haftaya biter mi? Hiç sanmıyorum.

***

Melike geçen gün Umut ile kurduğumuz hayallerde pek para yok demişti. Sonra da bir soru sormuştu. "Korkuyor muyuz ki?" diye. Cevabı buldum. Tanrı dünyayı ve insanları yarattığında para yoktu. İnsanların bunu bulması binlerce yıl sürdü. Paranın buluşundan bugüne dek olan süreçte de paranın nelere yol açtığını az çok biliyoruz. Her insan kendi rüyasının tanrısıdır. Kendine özel bir dünya düşünür ve ona uygun insanları yerleştirir. Kendi rüyamızın tanrısı olarak yarattığımız hayaldeki insanlar paraya bulaşsın istemiyoruz. Çünkü hayalimizdeki insanlar değer verdiğimiz insanlar. Onların parayla değil sevgiyle işi olsun istiyoruz. Hayır Melike bu korku değil, bu besbelli ki "sevgi". Bu sevgiyle insanları bir dünyada tutabileceğine dair duyulan tanrısal bir "özgüven". Bu hala güvenebileceğin insanlar seçebildiğinden "cesaret".

***

Benim canım çok sıkılıyor bu aralar. Kar yağsa bari. Mutlu yıllar size. 

12 yorum:

kepazeyim dedi ki...

Dertli adam içerse fena olur, her dertlendiğınde içkiye sarılır.
Ben de bi kere nöbetçiydim 31 aralık 23.00-01.00 de, kaçıp çok eYlenceli kutlama yerine gitmiştim.

Adsız dedi ki...

Canın sıkılmasın güzel arkadaşım benim. Elbet zaman geçtikçe bu hissiyatın da değişecektir.Değişmese bile alışacaksın veya alıştın. Bu arada iyi yıllar şimdiden, yazı da güzel olmuş yine :)

Adsız dedi ki...

Bu hoş yazının fon müziğini seçmişsin ama, şu da olabilir belki, güzel insan...
http://fizy.com/tr#s/1aj9a7

özcan dedi ki...

nöbetten kaçmak kadar eğlenceli değildir eminim ki. hem alışmışsındır sen kaç senedir uzaktasın.

özcan dedi ki...

şarkıyı biliyorum ama pek tarzım değil. hı-hım her şey çok güzel olacak.

Melike dedi ki...

o son hayali kurmayacaktık:)

özcan dedi ki...

bak 2 gün geçti bile, sadece 363 gün rötarlı olur belki =) şubat 29 çekiyorsa ben karışmam ama =)

Melike dedi ki...

seneye o :) iple çekiyorum hem de.

özcan dedi ki...

29 şubat ile ilgili yazmak istediğim de bir şey var ama askerlik anısı. okumak ister misin? =)

Melike dedi ki...

hıhım :)

özcan dedi ki...

yaa burada hayır demen lazımdı =)

Melike dedi ki...

ama isterim:)

Yorum Gönder

 
Okuduklarınız tamamen benim yazdıklarımdır.
Okuduklarınız tamamen size kalmıştır.
yine beklerim.