31.8.10

Bir Soru Bir Yazı

Bugün hiç tanımadığım biri en mutlu olduğum anımı sordu. Böyle tanımadığım kişilerden bir soru gelince kendimi "niye?", "en mutlu anım önemli mi?", "bilsen ne değişecek?" gibi yargılayıcı sorular içinde buluyorum. Neyse konum bu değil zaten. Hiçbir okur da bunla ilgilenmez zaten.

Sözkonusu soruya güzel cevap yazacaktım aslında; çok da güzel giriş yazdıydım. Her şey hazırdı ama tek bir eksik vardı. Benim en mutlu anım neydi ki? Kendimi mutlu hissettiğim bir çok olay vardı, hatta bir kısmı da yakın zamanda bunların. Ama en mutlusu? Yakın geçmişte olmadığını biliyordum. Orta yakın geçmişte ise olabilecek birkaç şey vardı ama onlar da çerçeveletilip duvara asılmıştı. Zaman en çok da mutlulukları eskitiyor... Uzak geçmişi de ben hatırlamıyorum zaten. Yani, insanın hatırlayacağı bir en mutlu anısı olmuyor.

Şimdi diyeceksiniz ki, anılar içindeki insanlarla değil, sana kalanıyla güzeldir diye. Öyle değil. Bakın geçmişinize. Sizin de vardır, eskimiş, solmuş, yenisi gelince bir kenara atılıp unutulmuş; unutuldukça hayatımızın en köhne kısımlarına çekilmiş anılar. Eski fotoğrafları bile zip'leyip saklıyoruz sonuçta...

Lafı nereye getiriyorsun diye kendi kendinize soruyorsunuzdur. Ya da sormuyorsunuzdur. Başka seçeneğiniz yok maalesef. Bakın şu anda istatistiksel olarak %50'nizin ne düşündüğünü biliyor oldum. Hani kimse kimseyi anlayamazdı!? Neyse konu yine bu değil. Diyorum ki, nasıl şu anda en mutlu anımı seçemiyorsam, hayattaki son günümde de bunu yapamayacağım. Karım ile geçirdiğim bir gün mü? İlk çocuğum mu? İlk torunum mu? Çocuklarımın kerevetini gördüğüm gün mü? vs vs... Bir sürü anının arasında en mutlusu olmayacak. Belki de insan dediğimiz bizlerin laneti budur. Belki de refleks olarak yaşama sebebimiz, en mutlu anımızın hiçbir zaman olmayacak olmasıdır. Bugün yaşadığımızın en mutlu anımız olarak kalmasını ne kadar istesek de bunun gelip geçici olmasıdır. Belki de sırf bu yüzden insan anı yaşamalıdır; en mutlu anına en yakın an şu an yaşadığı andır! Kim bilir?!

Herkes kendi bilir tabii ki. Benim yok, sizin varsa elbette bilemeyeceğim.
http://fizy.com/#s/15oo8u

5 yorum:

kepazeyim dedi ki...

her şeyin eni olabilemez ki, en güzel kadını da bilemeyiz mesela, en güzel yemeği de, en güzel an da armutla elma kıyası gibi.

özcan dedi ki...

bir süreliğine en'ler vardır, sonra mazi olurlar. doğru. zaten tanrının insandaki en büyük bug'u bizi unutkan varlıklar olarak yaratması.

Adsız dedi ki...

it's not a bug it's a feature.

Adsız dedi ki...

Bir düzeltme yapmıştım; ama gitmemiş sanırım.:/
Çocukların kerevetini görmek değil de mürüvetini görmek olacaktır doğrusu. Arz ederim efenim :)

özcan dedi ki...

biliyorum, sadece yazdıktan sonra düzeltmeye üşendiydim.

Yorum Gönder

 
Okuduklarınız tamamen benim yazdıklarımdır.
Okuduklarınız tamamen size kalmıştır.
yine beklerim.