11.8.10

Vicdan (banttan yayın)

"Neresinden tutarsam tutayım elimde kalan sadece sorular ve soru işareti ile biten cümleler. Bir şeyi soru sorarak tanımlayabilir misiniz? Umarım tanımlanıyordur.

“birini kırmak son çare de olsa insan bunu yapmalı mı?”

işte bu hikayenin “bir varmış bir yokmuş” u, soru üreteci. Bu sorunun, vicdan üzerindeki izdüşümü, insan davranışlarında bıraktığı pervasızlık, zihinde oluşturduğu bulanıklık hikayenin gizli öznesi. Bu hikayenin Nesnesi de gizli, ama yüklemi hiç yok. Yüklemi bulmaya zihinsel bir yolculuk vicdan bu hikayede.

Vicdan…

Doğuştan doğal bir refleks olarak gelen, insanın içindeki usa vurma. İnsan ile hayvanı ayıran özelliklerden biri değil midir vicdan? Niye kullanılmaz? Niye paslanmaya bırakılır? Sorular sorular… Adaletli olmak ile vicdan arasında nasıl bir ilişki var? Bir yargıç her zaman vicdanına göre mi hareket eder? Düşündüm. Bağlı kalması gereken bir yasalar bütünü varken vicdanına göre hareket edebilir mi acaba? Aç kaldığı için ekmek çalan birini düşündüm. Sırf üç ekmek çaldı diye senelerce hapse gönderilen biri. Hangi vicdan buna göz yumar ki? Bir yargıcın benim aradığım soruların cevaplarını veremeyeceği çok belliydi. Sonra aklıma psikologlar geldi. Psikologlar; insana hayata tekrar tutunma yolunu gösteren kimseler. Bu kişilerde vicdan olmalıydı. Evet evet olmalıydı. Sorularımın cevabını bulmak için nette vicdan üzerine yazı yazmış bir psikolog aradım. Ve buldum da. Şöyle diyordu;  “ kütlesi olmayan ama etkisi dışımızdaki bütün otoritelerin yaptırımından çok daha yoğun bir güç… ayıbını sürekli hatırlatıp yüzüne vuran, sana hesap soran, uykusuz bırakan, rüyalarına giren bir güç…”. Sorularımın çoğuna cevap bulmuştum. Ama yeni sorular fazla gecikmedi. Vicdan için kütlesiz demişti. Hayır hayır bence kütlesi vardı, olmalıydı. Nasıl bir yürek taşıdığı sevgi kadar ağırsa; vicdan da ona danışıldığı kadar ağır olmalıydı. Omuzlarımızda taşıdığımız bir yüktü çünkü vicdan. Ağırlığı varsa kütlesi de olmalıydı…

Vicdan sahibi olmak…

Vicdan alınıp-satılan bir şey mi ki sahip olunabilsin? Peki vicdana sahip olmak, onu istediğin gibi kullanmak demek değil miydi? Halbuki vicdan özgür olmalıydı, işe yaraması için. Sonra, ne kadar ciddi olarak söylendiğini bilmiyorum ama “vicdanın senin sahibin olmasın da” cümlesi uyandırdı beni uykumdan. Böyle bir iletiyi yazmaya ancak böyle bir esaret mi sebep olurdu? Böyle bir esaretin sonuçları ne olurdu ki? Sonuçta söz konusu vicdan oldu mu iki taraf da bağımsız olmalıydı. Yasama ve yargı gibi olmalıydı insanın kendisi ve vicdanı. İki taraf için de en doğrusu bu olmalıydı. Ben buna inanmak zorundaydım.

Vicdanım rahat…

Bu iyi insanın söyleyeceği cümle midir? Hayatını mükemmel olarak yaşayan biri var mıdır ki böyle bir cümle söylesin? En çok suçlular kullanmaz mı bu cümleyi? Vicdanım rahat demek kadar kolay ne olabilir ki? oysaki insanın vicdanı rahat olmamalı. Vicdan insana sormalı bence “sen rahat mısın?” diye. Vicdan bu demek değil midir? Sen, vicdanım rahat diye düşünürken yakınındaki biri seni suçlu gösteriyorsa ve vicdanın rahat olmamalı diyorsa kim haklıdır? Offf yine sorular…

“İnsanoğlunun tanrı ile hesaplaşabilme yeteneği”

hermann hesse böyle tanımlamış vicdanı. İnsanın kendini tanrı sanmaması için hesaplaşması gerektiği mi olmalı sanki? Her zaman olduğu gibi sorular etrafımı çevrelediğinde üstatlara danıştım. Önce özdemir asaf’ın şiirleri arasında aradım cevapları. Bulamadım. Üstat ıskalamıştı böyle bir konuyu. Kendini, “o kadar çok sevdim ki, sevilmeye vaktim olmadı” diye tanımlayan diğer üstat ümit yaşar oğuzcan’ın şiirlerinde yolculuğa çıktım. Her şiir başka bir duraktı, ama iki şiir arasındaki manzarada aradığım cevaplar yoktu. Kelimelerim bitmişti ama hala cevaplanmayı bekleyen sorular vardı. Sonra elim klavyenin tuşlarına basmaya devam etti. Harfler yan yana geldi kelimeleri oluşturdu; kelimler yan yana geldi mısraları oluşturdu. Mısralar, komutanını bekleyen askerler misali alt alta ve nizami olacak şekilde dizilmeye başladı…

vicdan,

omuzlarda taşınan atkıdır,
insanın boğazına düğümlenen.
bukağısıdır insanın,
iyiliğe tutunan.

akıllarda yaşayan düşüncedir,
Danıştıkça insanı esir alan.
Yaşamı zor hale getiren,
Kırıp dökmeden, incitmeden.

------------------------------------------------

işte benim vicdan hikayem, vicdanımın hikayesi. Şimdi, arkama yaslanıyorum, kahvemi yudumluyorum ve soruyorum; vicdan ne? Vicdanım rahat olmalı mı?"

Şöyle çok güzel bir şarkı var hem:


0 yorum:

Yorum Gönder

 
Okuduklarınız tamamen benim yazdıklarımdır.
Okuduklarınız tamamen size kalmıştır.
yine beklerim.