10.6.10

Dünya Kupasına Doğru

Türkiye’nin  dörtte üç nüfusuna sahip olan Güney Afrika cumhuriyeti’nde yapılacak olan bu turnuva yarın Güney Afrika – Meksika maçıyla resmen başlamış olacak.

Maçlar alışageldiği gibi yine trt’den yayınlacak, ama bir farkla. Televizyonculuk tarihinin en klasik sloganlarından biri olan, her ikinci lig maçında görmeye alıştığımız “maç trt’den izlenir” sansür kurbanı olacak. Trt, uydu yayınlarının şifreye gireceğini resmen açıkladı. Hangi kanal yayınlarsa yayınlasın bu böyle olacaktı, o yüzden trt’ye fazla yüklenmeye bir sebep görmüyorum. En azından bu konuda bu böyle. Aksine karasal yayında en yaygın ağa sahip olması bakımından yayıncı kuruluş trt olduğu için şanslı hissetmeliyiz kendimizi.

Almanya’da düzenlenen ve İtalya’nın şampiyonlu ile tamamlanan bir evvelki dünya kupasında olduğu gibi bir kez daha dünya kupasında yer alamayacağız. 96 avrupa şampiyonasına katılmamızla başlayıp,  98’de kaçırılan bir dünya kupası, 2000 avrupa şampiyonasında elde edilen çeyrek final, futbol tarihimizin zirvesi olan ve üçüncülük ile tamamladığımız 2002 dünya kupası, sonrasında peş peşe kaçırılan 2004 avrupa şampiyonası ve 2006 dünya kupası, 2008 avrupa şampiyonasında elde edilen yarı final ve 2010 dünya kupasına gidememizle tamamlanan başarısı inişli çıkışlı olan bir futbol ülkesiyiz zaten. Katıldığımız dört turnuvanın üçünde derece elde eden milli takımızda, başarıların üç ayrı teknik direktörle yaşanmış olması; istikrarsız bir futbol ülkesi olduğumuzun ve herhangi bir futbol ekolu geliştirememiş olmamızın açık bir göstergesi olsa gerek. Elde edilen başarılarda Mustafa denizli, Şenol güneş ve Fatih Terim isimlerinin olması da bu 15 senelik süreçte hiçbir yabancı antrenörle çalışmamış olmamız ile açıklanabilir. Bu yüzden Hiddink ezber bozan bir antrenör olacak. Hayırlısı.

Katılamayan ülkelerin ve hazırlık sürecinde sakatlık geçirip oynayamayacak olan futbolcuların eksikliğinin hissedileceği bir turnuva olacak. Beckham, Ballack, Nani, Rio Ferdinand, Drogba*, Robben*, Obi Mikel ülkeleri katılmasına rağmen sakatlıkları nedeniyle oynayamacak(*durumu belirsiz). Arda, Arshavin, İbrahimoviç, Dzeko… da ülkeleri olmadığı için oynayamayacak olanlar. Katılan ülkeler göz önüne alındığında İlgiltere, İspanya, Arjantin ve Brezilya dörtlüsünden birisinin şampiyon olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Capello destekli İngiltere milli takımı, Terry ve Carragher ile sağlam bir defansa sahip. Ashley Cole ve Micah Richards destekli beklerle de turnuvanın en zor gol yiyen takımı olmaya aday. Tek sorunları kaleci. İspanya için denilecek bir şey yok zaten. Kusursuz bir takıma sahipler ve Katalanya-İspanya kargaşasına düşmeyip sahaya su balesinden farkı olmayan uyumlarını yansıtırlarsa hiçbir takım karşılarında duramayacaktır. Arjantin ve Brezilya’nın en büyük sorunları antrenörleri. Maradona ve Dunga, güney Amerika elemelerinde zayıf notlar alarak geçtiler. Messi kupa koleksiyonundaki tek eksik parça için epeyce uğraşacaktır. Muhtemelen Rooney ile birlikte gol krallığı için de yarışacaktır. Barcelona’ya transferini yapan David villa da diğer bir gol kralı adayı. Hazırlık maçlarında kendi kalesine gol atma rekoru kıran Japonya, sahadaki hırsları ile her zaman takdir toplayan Avustralya ve İngiltere premier ligi karması bir kadroya sahip Fildişi Sahil’i de turnuvaya renk katmaya aday diğer ülkeler.

Başlasın hep beraber izleyip görelim neler oluyor. E hadi başla.

dünya kupası için hazırlanmış şöyle güzel bir linke rastladım, belki işinize yarar:   http://www.marca.com/deporte/futbol/mundial/sudafrica-2010/calendario-english.html

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Okuduklarınız tamamen benim yazdıklarımdır.
Okuduklarınız tamamen size kalmıştır.
yine beklerim.